İşte Bu Yüzden, Kaderini Sev
Bir tek sen değilsin kaderin açtığı yolun yolcusu.
“Hadi canım”, diyorsan, geceye bir bak istersen. Mealen, “Onlar için (kudretimize) bir delil de gecedir. Ondan gündüzü soyup alırız.” (Yasin, 37) diyen ayetin nuruyla bak.
Bak da, semayı bir yıldız bahçesine döndüren kaderi gör. Gör de, kendi kaderine boyun eğ.
Güneşe dik aklını ve onda hükmeden kadere dikkat kesil. Meali “Güneş de kendine mahsus bir yörünge içinde akıp gider. Bu, Azîz, Alîm’in takdiridir.” (Yasin, 38) ayetine kulak ver, ver de, her yerde hükmeden kaderi idrak et. Et ve kendi hayatının kaderindeki Azîz ve Alîm olan Mutlak Varlık’ın takdirine bırak kendini.
Sonra, kendi hayatının sergüzeştine sal nazarını.
Sal ve yalnız olmadığını anla. Kaderin seni her şeyle bağladığını, seni onlarla bir bütün haline getirdiğini anla.
“Otuz beşime geldim, niye hâlâ yalnızım, çoğu arkadaşım evlendi, çoluk çocuğa kavuştu, herkes yuvasını kurdu, bir ben hâlâ neden annemin evindeyim” diye, “niye” ve “niçin”lerin ruhunu boğmasına izin verme.
Hayatında tüm olup biten, güneşe bir yol biçen İlahi Kader’in senin hayatındaki tecellisinden başka nedir ki?
Güneşi feleğinde gezdiren, semada bir yerden alıp bir yere götüren Zat, seni unuttu mu sanıyorsun? Bu da senin hayatının yörüngesi olmasın? Güneşinki kadar inceden inceye hesaplanmış, hikmetle yoğrulmuş.
Sen de mızmızlanma.
Evlendim barklandım ama çocuğum yok diyen.
Güneşi örnek al kendine. Güneşin kadere olan teslimiyetini örnek al azıcık.
Çocuğum var ama otizm hastalığı var, başka çocuklar gibi değil diyen sen, aziz insan.
Güneş çok parlak, bakamıyorum ona, diyorsan aya sal nazarını. Azıcık ayı misal al.
“Aya da (kendi yörüngesinde birtakım) menziller takdir ettik; nihayet (bir menzilinde de eğrilmiş) eski hurma dalı gibi olmuştur.” (Yasin, 39)
Her şeye hükmeden, her şeye bir şekil veren, her şeyi gören ve gözeten İlahi Kader senin çocuğuna da hükmetmiştir. Aya bir menzil yaratan Mutlak Varlık’ın sana ve çocuğuna yarattığı menzile sal kendini. Önüne açılan yoldan yürü. Şöyle olsaydı, böyle olsaydı daha iyi olurdu, diye vehmettiğin tüm yollar, kaderin dışındadır. Kaderin dışında olansa yok hükmündedir. Olmayan bir yoldan kim yürüyebilir?
Ya da, bir ihtiyar kadının yüzüne bak istersen. Onun yaşlı hatları da kaderin hatlarıdır.
Gök gürlemesine kulak ver ya da.
Dereler bile bir hat üzerinden, kaderin onlara kazdığı o yataklardan aka aka denizlere kavuşurken, İlahi Kader’in senin için açtığı yoldan dışarı çıkma çaban ne yorucu. Önünde açılan zor yol, açılmayan milyon kolay yoldan daha gerçek değil mi?
Elma ağacı neden çiçek açar biliyor musun?
Kaderinde yazılı olduğundan.
Sabah kahvaltısında yediğin peyniri bile İlahi Kader’e borçlusun. Koyunun memelerini süt musluğu haline getirendir İlahi Kader. Sütten peynirin icadı da İlahi Kader’in sonsuz programıdır.
Kapatma gönlünün kapılarını kadere. Kaderine.
Ha, bir de unutma.
Hiç unutma.
Kader kime hangi yolu çizerse çizsin, aynı kader bütün yolları ölüme çıkarıyor.
İster bir dağ yolunda yürü, ister otobanda son sürat yol al.
Varacağın menzil, ölüm oluyor.
Bu da bizim nihai kaderimiz.
Gör ki, ölüm dahi bir kapı. Sonsuzluğa açılıyor.
Bu da bizim en güzel kaderimiz.
Çok sev hem de.
Zoraki Kral sahici ilişki
Zoraki Kral (The King’s Speech) Tom Hooper tarafından yönetilen bir film. Senaryoyu David Seidler yazmış. Colin Firth’in canlandırdığı VI. George, İngiltere Kralı. Ancak bir sorunu var. Kekemelikten muzdarip. Kral demek konuşmak demek, nutuk atmak demek. Hem de radyodan, tüm ülkeye. Geoffrey Rush’ın canlandırdığı Lionel Logue ise sıra dışı bir konuşma terapisti.
Bu filmi, bilhassa psikoloji ve psikiyatri alanında çalışan ya da bu alanda öğrenci olanların, hatta tıp öğrencileri ve her branştan hekimin mutlaka seyretmesi lazım. Özellikle konuşma terapisti Lionel’in inanılmaz tarzına odaklanarak. Denir ki, etkinliği sınanmış olan birçok terapi yöntemlerinin en önemli ortak özelliği, hastayla kurulan ilişkidir. Yine denir ki, terapide esas iyileştirici unsur, kurulan sahici ilişkidir. Senarist David Seidler bu hususta mükemmel bir iş çıkarmış ve Lionel’i şahane ötesi bir terapist yapmış. VI. George’u iyileştirmekte başarısız kalan birçok doktorun aksine Lionel bunu başarıyor. Nasıl mı? Onunla kurduğu sahici bir ilişki sayesinde. Bu arada gözden kaçırdığım bu filmi ısrarla seyretmemi isteyen Murat Çiftkaya’ya teşekkür ederim.
Yorumlar
Yorum Gönder