Kayıtlar

Temmuz, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Zavallı, Baca Süpürgesi Çocuklar

Baca temizleme tarihinde korkunç bir dönem olduğunu biliyor muydunuz? İngiltere ' de yaklaşık 200 yıl boyunca çocuklar baca temizliğinde kullanıldı ve bu kurum dolu bacaların içinde tırmanmaya zorlanan bu küçüklerin yaşamları kabus gibiydi... Küçük çocukların kullanılmaya başlaması 2 Eylül 1666. tarihinde yaşanan Londra Yangını ' ndan sonradır... Büyük bir hasardan sonra yangın söndürülmüştü fakat ardından bir daha olmaması için şehir bina yönetmenliği yeniden düzenlenmişti... Şömineler dar bacalarla inşa edilmek zorunda kaldı , kullanımdan sonra bacaların tıkanıklıktan kurtulmasını sağlamak gerekiyordu, Bacaları temizlemek için küçük çocukları kullandılar.. Küçük çocuklar yoksulluk çeken anne ve babasından, ′ çırak ′ olarak satın alınıyorlardı , ama gerçek böyle degildi. O bir köleydi aslında..Baca süpürgesi olarak kullanılıyorlardı ve bu çocuklar maalesef sadece orta yaşa kadar yaşayabiliyorlardı.. Sadece 18 inç genişliğinde bacalardan geçmek bu çocukların

Kahvenin Sadece 40 Yıl Hatırı Yok, Bakın Daha Neleri Var .

Türk Kahvesinde 65 Tat ve Koku Bulunuyor Ege Üniversitesinde yapılan çalışma sonucu, Türk kahvesinin lezzeti akademik literatüre girdi. Ege Üniversitesinde (EÜ) yapılan çalışma sonucu, çok kavrulmuş Türk kahvesinde 65 farklı tat ve koku tespit edildi. EÜ'den yapılan açıklamaya göre, 500 yıldan fazla geçmişe sahip Türk kahvesinin lezzeti, üniversitede gerçekleştirilen doktora çalışmasıyla akademik literatüre girdi. Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yeşim Elmacı ve doktora öğrencisi Jülide Kıvançlı'nın "Türk Kahvesinin Karakteristik Lezzetinin GC/MS ve Lezzet Profili Analizi ile Belirlenmesi" başlıklı çalışması, bu konu üzerinde yapılan ilk bilimsel uygulama oldu. Açıklamada görüşlerine yer verilen Prof. Dr. Elmacı, Türk kahvesinin kültürü üzerine ulusal akademik yayınlar yapıldığını ancak lezzetine yönelik çalışma bulunmadığını belirtti. Yabancı yayınlarda Türk kahvesine bugüne kadar hiç yer verilmediğine dikkati çeken Elmacı, geleneksel lezzeti uluslar

Aysel Gürele Ünzile Şarkısını Yazdıran Hikaye

Aysel Gürel'in Anadolu turnesinde mola verdiği bir köyde başlar. Bu köyde Gürel Ünzile ile karşılaşır. Biraz sohbet ettikten sonra Ünzile'nin hayatını dinler. Ünzile çocuk yaşta evlendirilmiştir. Görücü usulü birkaç koyun karşılığı isteyen kişiye teslim edilmiştir. Yediği dayaklar ve gördüğü baskılardan sonra hiçbir şeye tepki vermez ve hiç birşey soramaz olmuştur. Aslında Ünzile'nin hikayesi geri kalmışlığın hikayesidir. Hala Anadolu'nun bazı bölgelerinde kız cocukları mal gibi alınıp satılmakta, bir ömür geçireceği kişi başkaları tarafından seçilmektedir. Aslında Ünzile Türk kadının hikayesidir. İnsan yaşamının hiçe sayıldığı yerlerin hikayesidir. Aysel Gürel de çaresizliği bu şarkıyla anlatmaya çalışmıştır. Sezen Aksu'nun ve Şebnem Ferah'ın müthiş yorumlarıyla ayrı bir anlam kazanmıştır Ünzile... Birde şarkıyı bundan sonra dinleyin.Eminim daha bir anlamlı gelecektir. Çünkü bu bir şarkı değil çaresizliğin haykırışıdır... Ünzile insan dölü On kardeş beşi ölü

Kuru Erik ve Kemik Erimesi

Kemik Erimesine Kuru Eriğin Faydası Üzerine Bir Araştırma Güçlü ve sağlam kemik yapısından bahsedilince akla ilk olarak süt ve süt ürünleri gelir.  Ancak British Journal of Medicine’de yayınlanan bir araştırmaya göre ise güçlü kemiklere sahip olmak için daha tesirli bir yiyecek var:  Kuru erik.  Burada yayınlanan araştırmaya göre kuru erik kemik kaybını önlemede çok etkili bir meyve olarak gösteriliyor. Araştırma 1 ila 10 yıl arası menopoz sonrası dönemde olan, hormon tedavisi veya kemik metabolizmasını etkileyebilecek başka herhangi bir ilaç kullanmayan 236 kadın üzerinde gerçekleştirilmiş. Bu kadınlar arasından 160 kadın rastgele iki gruba ayrılmış ve bir gruba günde 100 gr kuru erik, diğer gruba ise 100 gr elma kurusu verilmiş. Araştırmanın başlangıcında ve sonunda katılımcı kadınların bel, ön kol, kalça ve tüm vücut kemik mineral dansitesi (BMD) ve kemik biyo belirteçleri ölçülmüş. Araştırma sonunda omurga ve ön kolda BMD’nin kuruk erik tüketenlerde anlamlı oranda arttığı gözlemle

İstanbul Bogazı'nı Yüzerek Geçen İlk Kadın Pakize Tarzi

İstanbul Bogazı'ni yüzerek geçen ilk kadın Pakize Tarzi. 1932 İstanbul Bogazi'ni geçmek hele 1932 lerde ekipmanların yetersizliği, kullanılan mayoların şimdi ki gibi vücuda uygun olmaması da göz önünde bulundurulursa hiç de kolay değildi. Ters akıntılarda yaklaşık 7 Km... Fakat bunlar Pakize Tarzi’ye engel olmadı. Pakize Tarzi, babasinin görev yaptigi Halep’te 1910 yılında dünyaya geldi. 1918 yılında İngilizler’in Şam’ı işgal etmesi sebebiyle Adana’ya, Adana’da Fransızlar tarafından işgal edilince Konya’ya taşındılar. Ortaokulu burada bitiren Pakize Tarzi ve ailesi Konya’da cikan olaylardan sonra Bursa’ya taşındılar. Bursa Amerikan Kız Koleji’nde eğitimine devam edip tamamladı. Tıp eğitimi almaya karar verince bu kez de İstanbul’a taşındılar. Üniversite’ye girebilmesi icin yaşı büyütülen Tarzi, 1932 yılında Darülfunun’unda tıbbiye mezunu ilk kadın oldu ve sonrasında Profesör Liepmann ile bir çok ameliyata girip zorlu tedaviler uyguladı. Prenses Pakize Tarzi, ül

Gunun Sozu-En Iyi Ol

Eger zirvede cam olamazsan, Vadide bir cali ol. Derenin yanindaki en guzel cali sen ol, Agac olamazsan kuçucuk bir cali ol. cali olamazsan bir parca cimen ol, Susle, senlendir bir yol kenarini. Balina olamazsan kucucuk bir balik ol, Ama govdeki baliklarin en kivrak olani. Hepimiz kaptan olamayiz, tayfalar da olacak Hepimiz icin yapacak bir seyler var dünyada. Buyuk isler de var kucuk isler de, Yapmamiz gereken sey yanibasimizda. Anayol olamazsan ol bir patika, Gunes olamazsan ol bir yıldız, İster büyük ol ister kucuk, Her zaman en iyi ol yalniz. Douglas Malloch

Sevgi ve Kafka

Hiç evlenmemiş ve çocuğu olmayan Franz Kafka, Berlin'de bir parkta yürürken, çok sevdiği oyuncak bebeğini kaybettiği için ağlayan, küçük bir kız çocuğuyla tanıştı. "Kafka" çocukla birlikte, bebeği uzun süre arar ve başarısız olur. Ertesi gün onunla, bebeğini aramak için yeniden buluşmak istediğini söyler. Fakat yine bebeği bulamazlar. Kafka, kıza bebek tarafından yazılmış bir mektup verir.. Mektupta "Lütfen ağlama, dünyayı görmek için bir geziye çıktım. Sana maceralarım hakkında yazacağım", diyordu. Böylece, Kafka'nın yaşamının sonuna kadar devam edecek bir hikâye başladı. Kafka küçük kızala, her buluşmasında bebeğin maceralarının yazılmış olduğu mektupları okur ve akabinde çocuğun çok mutlu olduğunu görür. Kafka, Berlin'e dönmeden önce oyuncak dükkanına uğrar (bir tane bebek satın alır ) kız çocuğu ile buluşmaya gider. Bebeği çocuğa uzatır. "Ama Hiç bebeğime benzemiyor," der kız. Kafka, bebeğin yazdığı bir başka mektupu çocuğa verir: Mektu

Buğday Çimi Mucizesi

Resim
Çocukluğumun yılları hatırladığım bildiğim kadarıyla 1952 yılları ve evveline rastlar. O yıllarda Annem bugday tanelerini,lokum kutularına yada sahan denen tepsilere pamuk içine eker ,çıkan yem yeşil ekini, 10 ya da 15 cm ken keser onu ezer unla karışımına şekerde katar pişirirdi. Adına UHUT denirdi.Tüm hastalıklara ilaçtır diye bizlere yedirilirdi. Yıl 2011 bu gün aynı buğday filizleri kansere ilaç olarak gündemde. Bilime inanan biri olarak doğruluyorum. Devaolsun diyorum. V.KARACA KANSERİN ÖLÜMÜ--MUTLAKA OKUYUN Arkadaşlar. Yeniköy Mimarlar Sitesinde komşum ve meslekdaşıma 30 yıl evvel doktorlar 6 ay ömrü kaldığını söylediler. Ailesini bu sonuca alıştırdı; evin tüm ihtiyaçlarını gördü, temin etti; kendini ölüme hazırladı. Buğday çimlenmesinin hastalığa iyi geldiğini bir yerde okumuş. Evin bir odasına toprak döşedi; orada buğday yetiştirdi; buğday çimini mikserde öğüterek her gün ve devamlı içti. 30 yıldır yaşıyor. Artık çime de gereksinimi kalmadı. Sağlıklı günler dileğiyle... Yıl