Kayıtlar

Nisan, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Zekeriyya Aleyhisselam'ın Duası

Yüce Meali:  O aralık Zekeriyya rabbine dua etti. "Yârab!" dedi; "bana ledünnünden bir temiz zürriyyet ihsan eyle. Şüphesiz ki, sen duayı işitensin."38  Derken melâikeler kendisine nida ettiler -o kalkmış mihrabda namaz kılıyordu-: "Haberin olsun, Allah sana Yahya'yı müjdeliyor; Allah'tan bir kelimeyi tasdik edecek, hem bir efen­di, hem gayet zâhid ve bir peygamber, salihînden...  "Yârabî" dedi; "benim için bir oğul nasıl olur? Kendime ih­tiyarlık çatmış, haremim de kısırken...." Buyurdu ki: "Öyle, Allah ne dilerse yapar"40 "Yârabî" dedi; "bana bir âyet yap." Buyurdu ki: "Âyetin nâsa üç gün - sâde işaretten başka söz söyleyememendir. Bununla beraber rabbini çok zikret ve akşam sabah tesbîh eyle." [1] Tefsiri:  "0 aralık" Zekeriyya Aleyhisselâm, mihrâb'da Hazret-i Meryem'in yanında oturuyordu. Hazret-i Meryem'in Ailâh katındaki keramet, yükseklik ve mertebesi

Şaman Öğretisi; Ben, Ben olduğum için sen, sensin.

Bir Şaman öğretisi şöyle der:  Doğada hiçbir şey kendisi için yaşamaz...  Nehirler kendi suyunu içemez.  Ağaçlar kendi meyvelerini yiyemez.  Güneş kendisi için ısıtmaz.  Ay kendisi için parlamaz.  Çiçekler kendileri için kokmaz.  Toprak kendisi için doğurmaz.  Rüzgar kendisi için esmez.  Bulutlar kendi yağmurlarından ıslanmaz.  Doğanın anayasasında ilk madde şudur:  Her şey birbiri için yaşar!  Birbiri için yaşamak, doğanın kanunudur... Eski çağlarda yürürlükte olan bir anlayıştı bu.  Bütünlüğü anlatırdı, özü iki cümleydi: "Ben, biz olduğumuz zaman ben olurum. "Ben, ben olduğum için sen, sensin."

Defne Ağacı ve Mitoloji

Defne ağacının ana vatanı Anadolu ve Balkanlardır. Defne bütün yıl koku veren ve yaprakları hiç solmayan ağaçlardan birisidir. İlacı, sabunu, kokusu, güneşli yerlerde yetişmesi, güneşli yerleri sevmesi, her mevsim yeşil kalabilmesi nedeni ile ve Işık tanrısı Apollon’un da gözdesidir. Antik Yunanlılar doğayı betimlemek için mitolojilerinden faydalanmışlar, doğayı mitolojileri ile açıklamaya çalışmışlardır. Yunan mitolojisinde bulunan hikayeden biri de Apollon ile Daphne(Defne)‘nin hikayesidir. Mitoloji de bu hikayenin geçtiği yer ise Antakya’nın Harbiye ilçesidir. Apollon mitoloji de güneşin, ışığın, şiirin, müziğin, okun, kehanetin tanrısıdır. Zeus’un oğlu, Artemis’in kardeşi Apollon çok iyi bir okçudur. Daphne ise nehir tanrısı Peneus’un kızıdır. Çok güzel olmasıyla ünlü olan bu su perisine aşık olan birçok erkek olmuştur. Ancak Defne hayatı boyunca evlenmemeye kararlıdır ve bu nedenle hiçbir evlenme talebini kabul etmemiştir. Günlerden bir gün Apollon dört tanrısal atı

Keramet

Ebû Yezîd (i Bestâmî r.h.) hazretlerine; -"Falanca kişi suyun üzerinde yürüyor!" dediler. O:  -"Balıklar ondan daha güzel yüzüyor ve suyun üzerinde yü­rüyorlar!" dedi.  Yine kendisine denildi:  -"Falanca kişi, hava'da uçuyor!" O buyurdu:  -"Kuşlar ondan daha güzel havada uçuyorlar!"  Halbuki Şeyh Hazretleri'nin kendi hali de bu idi... (O da havada uçuyor ve suyun üzerinde yürüyordu.)  Kendisine denildi:  -"Falanca kişi Mekke'ye gidiyor ve aynı gün geri dönüyor!" O:  -"Şeytan bundan daha güzelini yapıyor!" dedi.  Şeytan, şeytan olma haliyle yeryüzü onun için duruluyor o bir lahzada bütün dünyayı dolaşabiliyor. Halbuki şeytan mel'ûndur. Allâh-ü Teâlâ Hazretleri'nin la'netindedir. Hakikî tayy (uçmak), dünyevî mesafelerin senden dürülmesi ve böylece senin âhireti sana, dünyadan daha yakın olduğunu görmendir. Çünkü arz (dünya) sana dürülür. (2/29) O zaman sen, şehirlerden istediğin ye

Salevat'ı Şerifenin Fazileti

Ebû Talha el-Ensârî (r. a.) anlattı: Bir sabah Resûlullah Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) pek neşeli idi, yüzünde sevinç alâmetleri görünüyordu. Ashâb-ı Kirâm: “Yâ Resûlallah, bugün pek neşelisiniz, yüzünüzde sevinç alâmetleri görünüyor.” dediler. Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Evet, doğru. Rabbim tarafından bir vazîfeli melek (Cebrâil Aleyhisselam) geldi ve şöyle bildirdi: ‘Ümmetinden her kim, sana bir defa salevât getirirse Allâhü Teâlâ bu sebeple o kimseye on sevap yazar, on günahını siler, makâmını on derece yükseltir. Allâhü Teâlâ o kimseye misliyle mukâbele eder (yani kat kat mükâfât vererek rahmetiyle muâmele eder).” (M. Ahmed) Hazret-i Ali (k.v.) şöyle rivâyet etti: “Peygamberimiz (s.a.v.) buyurdular ki: ‘Muhakkak Allâhü Teâlâ’nın bir kısım melekleri vardır ki yeryüzüne sadece cuma gecesi ve günü inerler. Ellerinde altından kalemler, gümüşten divitler ve nurdan sahîfeler vardır. Onlar sadece Peygamber Efendimize (s.a.v.) getirilen salevât-ı şerîfeleri yazar

Berat Kandili-Berat Gecesi

Cenab-i hak buyuruyor: (Duhan, 44/1-4) Apacık kitaba yemin olsun ki biz kur'an-ı mubarek bir gecede indirdik. biz gercekten uyariciyiz o mubarek gecede her hikmetli is katimizdan bir emirle ayirt edilir. Ayette gecen "mubarek gece"den maksat Berat gecesidir Kur'an bu gecede yedinci semadan dunya semasina indirildi Kadir gecesinde ise ilk kez peygamber efendimize indirilmeye baslandi. Bu gecenin dort adi vardir "mubarek gece" "berae gecesi" "sakk gecesi" "rahmet gecesi" ve denildi ki bununla kadir gecesi arasinda kirk gun vardir berae ve sakk gecesi denilmesi hakkinda da denilmistir ki harac tamamen alindigi zaman beraetlerini (temize çikmalarini) dile getiren bir sakk (bir sened) yazildigi gibi allah teala da bu gece mumin kullarina beraat yazar ve denilmistir ki  Bu gecede bes ozellik vardir: -bu gecede önemli islerin seçimi ve ayirimi yapilir. -bu geceyi ibadetle gecirenlere yardimci olmasi amaciyla allah

Ecel Değişmez

Nisa Suresi 78. Ayet Anlamı; Nerede olursanız olun ölüm sizi yakalar; sarp ve sağlam kalelerde olsanız bile! Hz. Süleyman ile bir arkadaşı sohbet ederken içeriye arkadaşının tanımadığı bir adam girer ve Hz. Süleyman'ın arkadaşına dik dik ve şaşkınlıkla bakar. yabancı, Hz. Süleymanla konuştuktan sonra çıkar gider. Hz. Süleyman'ın arkadaşı yabancı çıktıktan sonra kendisine şaşırarak bakan bu yabancının kim olduğunu sorar. hz. süleyman da bunu duyunca şaşırır ve "o Azrail'di" der. Hz. Süleyman'ın arkadaşı Azrail'in kendisine şaşırarak baktığını anlayınca hemen oradan ayrılır. Bir süre sonra Azrail olarak bildiğimiz yabancı tekrar Hz. Süleyman'ın yanına gelir. Hz. Süleyman önceki olayı hatırlayarak arkadaşını görünce niye şaşırdığını sorar. Azrail ise "arkadaşının canını 2 gün sonra Hindistan'da almam emredilmişti. Senin yanında görünce bu adam iki günde Kudüs'ten Hindistan'a nasıl gidecek diyerek şaşırdım. İki gün sonra Hindi