Müslüman Bayan Tavrı Örneği
Sürülerini sulamak için çobanların gitmesini bekleyen iki kadın…
Hayâsızca ve cazgır (hâşâ) kadınlar gibi erkeklerin arasına karışıp da davarlarını sulamıyor, onların gitmelerini bekliyorlar. Çünkü onların utanma duyguları erkeklerin arasına karışmaktan onları alıkoyuyordu.
Allah’ın Adıyla! Bize bizi öğreten Kur’an-ı Azimüş-şan kadına verdiği değeri birçok ayette açıklamış ve bize örnek olması gereken kadınları zikrederek; bize kadın olmayı, model olabilmeyi öğretmiştir.
Kur’an-ı Kerim’de zikredilen örnek kadınlar; imanıyla Hz. Asiye, iffeti ve namusuyla Hz. Meryem, teslimiyetiyle (adı açıkça zikredilmemişse de) Hz. Hacer’dir. Bize model olarak gösterilen bu kadınların özelliklerinin bazılarını daha önce zikretmiştik.
Kur’an’da bahsi geçen iki kadın vardır ki onları Hz. Meryem, Hz. Asiye ve Hz. Fatıma (r.anhüm) gibi yeteri kadar tanımıyoruz ne yazık ki… Onlar peygamber kızlarıdır. Onlar peygamber eşi olmaya namzettiler. Onlar Hz. Meryem gibi hayâlarıyla, iffet ve namuslarıyla Yüce Allah (c.c)’ın onları zikretmesi şerefine nail olmuşlardır. Peki, kimdir bu hayâ timsali genç kızlar? Tanıyor muyuz onları?
Onlar; Allah (c.c)’ın peygamberi Hz. Şuayb’ın kızları… Onlar; Musa Peygamber (a.s)’in eşi olmaya aday iffetli kızlar… Bu hayâlı kızların adı Kur’an’da zikredilmemektedir. Onlara ‘hayrunnisa’ demek yanlış olmaz sanırım. Bu temiz, iffetli kızları tam olarak tanıyabilmek için öncelikle Kur’an’da anlatılan Hz. Musa (a.s) kıssasına göz atmak gerekmektedir.
Şöyle ki; ayeti kerimede de belirtildiği üzere Hz. Musa azgın bir düşmanı ile kendi tarafından olan bir dostunun kavgasını önlemek amacıyla kıptiye yumruk atarak onun ölümüne sebep olmuştu. (Kasas / 15) Bunu fırsat bilen firavun da O’nu öldürme planı yapmaya başlamıştı. Allah (c.c)’ın inayetiyle bu plan Hz. Musa’ya ulaştırıldı ve bunun üzerine Hz. Musa şehirden çıkmaya karar verdi. “Bunun üzerine korku içinde, gözetleyerek oradan çıktı. Ve ‘rabbim beni o zalimler güruhundan kurtar’ dedi.”
(Kasas/ 21) Ayette de belirtildiği gibi Hz. Musa doğrudan doğruya Allah’a yönelmiş ve onun himayesine sığınmıştı. Bu teslimiyetten sonra Hz. Musa Medyen’e doğru çıktı. “Medyen suyuna varınca davarlarını sulayan bir insan topluluğu gördü. Ve onlardan başka sürülerini gözetleyen iki kadın buldu. Onlara ‘işiniz nedir?’ dedi. Onlar da ‘çobanlar ayrılana kadar biz sulayamayız. Babamız çok yaşlıdır da ondan’ dediler.” (Kasas/ 23)
Bundan sonra ayetteki tablo değişiyor. Sürülerini sulamak için çobanların gitmesini bekleyen iki kadın… Hayâsızca ve cazgır(hâşâ) kadınlar gibi erkeklerin arasına karışıp da davarlarını sulamıyor, onların gitmelerini bekliyorlar. Çünkü onların utanma duyguları erkeklerin arasına karışmaktan onları alıkoyuyordu.
Bu iki kadın öncelikle peygamber terbiyesi almış, hayatın meşakkatini üstlenmiş, geçimleri için koyunlarla ilgilenen hayâlı iki genç kızdır. Kur’an onlara kadın demekle, peygamber terbiyesiyle kazandıkları olgun hanımlık tavırlarını vurgulamaktadır ki onlar genç kızdırlar. Bu duruş ve tavırları Musa (a.s)’nın dikkatini çekmiş ve onlara ‘işiniz nedir’ diye sorarak yardımcı olmak istemiştir. Ebetteki temiz fıtrat sahibi hiçbir kimse bu tabloyu hazmedemez. Kadınlara yapılan bu haksızlık karşısında seyirci kalamazdı. Allah (c.c)’ın peygamberi de bu duygularla yardım etmek istemiştir. “Bunun üzerine onlarınkini suladı. Sonra gölgeye çekildi.”
(Kasas/ 24) Musa (a.s) yorgun, çaresiz ve ne yapacağını bilmez halde rabbine sığınmış ve bekliyordu. “Derken o kadınlardan biri utana utana yürüyüp ona geldi: ‘Babam sana sulama ücretini ödemek için seni çağırıyor’ dedi.” (Kasas/ 25) “Faziletli, iffetli, temiz bayanların erkeklerle karşılaştığı andaki yürüyüşü gibi… Utana utana… Şımarıklık, fettanlık ve gösteriş yapmaksızın ona en kısa cümlelerle en anlamlı davete ulaştırmak için geliyor.” (Seyyid Kutub) Kırıtmadan, elbisesinin bir parçasıyla yüzünü kapatarak, utanma duygusuyla babasının sözünü O’na iletiyor. Bu da temiz fıtrat sahibi olduğunun bir göstergesidir. Çünkü sağlam ve temiz fıtratta olan bir genç kız doğuştan, erkeklerle karşılaşınca utanır. Onlarla konuşmaktan hayâ eder.
Hz. Musa bu hayâlı kızın sözü üzerine kızın babasının yanına gitmek için yola koyuldu. Ona durumunu anlatınca kızın babası: Korkma artık zalimler güruhundan kurtuldun dedi. (Kasas/ 25) “Sonra o ikiden biri dedi ki; babacığım onu ücretle tut. Çünkü ücretle tutulanların en iyisi bu güçlü ve emin kişidir.” (Kasas/ 26) Müslüman bayanın ferasetini gözler önüne seriyor bu ayet.
Hayâ sahibi kız, O’nu gölgede oturur gördüğünde onun emin ve güçlü olduğunu anlamıştı. Kız, erkeklerle aynı ortamı paylaşmaktan rahatsız olduğundan babasının O’nu ücretle tutmasını istemişti. Çünkü bir bayanın erkeklerin olduğu bir ortamda hayâ ve iffetinin ne derece zor olduğunun farkındaydı. Nübüvvet terbiyesi ile büyümüş kızının sözüne hak veren baba: “Bana sekiz yıl çalışmana karşılık bu iki kızımdan birini sana nikâhlamak istiyorum.” (Kasas/ 27) dedi. Her iki kızının da terbiyesinden emin olduğu için büyük ya da küçük kızım demeden iki kızımdan biri diyor Allah’ın peygamberi. Tereddüt etmiyor kızlarının hayâ ve iffetlerinden.
İşte böylece Kur’an’da bu iki kadın bize hayâ ve iffetleriyle örnek gösteriliyorlar. Peki, biz onları gerçek manasıyla örnek ediniyor muyuz? Onların erkeklerle konuşmalarında takındıkları tavrı, günümüz Müslüman bayanları ne kadar takınıyorlar? Müslüman bir bayan olarak hal ve hareketlerimizde kendimize bu kadınların hayâlarını ne derece rehber ediniyoruz? Yoksa imanımız noksan mıdır ki rabbimizin zikretmiş olduğu bu kadınları, hal ve hareketlerini görmezden gelip de kendimize çeki düzen vermiyoruz?
Rüveyda Önen / Nisanur Dergisi
Hayâsızca ve cazgır (hâşâ) kadınlar gibi erkeklerin arasına karışıp da davarlarını sulamıyor, onların gitmelerini bekliyorlar. Çünkü onların utanma duyguları erkeklerin arasına karışmaktan onları alıkoyuyordu.
Allah’ın Adıyla! Bize bizi öğreten Kur’an-ı Azimüş-şan kadına verdiği değeri birçok ayette açıklamış ve bize örnek olması gereken kadınları zikrederek; bize kadın olmayı, model olabilmeyi öğretmiştir.
Kur’an-ı Kerim’de zikredilen örnek kadınlar; imanıyla Hz. Asiye, iffeti ve namusuyla Hz. Meryem, teslimiyetiyle (adı açıkça zikredilmemişse de) Hz. Hacer’dir. Bize model olarak gösterilen bu kadınların özelliklerinin bazılarını daha önce zikretmiştik.
Kur’an’da bahsi geçen iki kadın vardır ki onları Hz. Meryem, Hz. Asiye ve Hz. Fatıma (r.anhüm) gibi yeteri kadar tanımıyoruz ne yazık ki… Onlar peygamber kızlarıdır. Onlar peygamber eşi olmaya namzettiler. Onlar Hz. Meryem gibi hayâlarıyla, iffet ve namuslarıyla Yüce Allah (c.c)’ın onları zikretmesi şerefine nail olmuşlardır. Peki, kimdir bu hayâ timsali genç kızlar? Tanıyor muyuz onları?
Onlar; Allah (c.c)’ın peygamberi Hz. Şuayb’ın kızları… Onlar; Musa Peygamber (a.s)’in eşi olmaya aday iffetli kızlar… Bu hayâlı kızların adı Kur’an’da zikredilmemektedir. Onlara ‘hayrunnisa’ demek yanlış olmaz sanırım. Bu temiz, iffetli kızları tam olarak tanıyabilmek için öncelikle Kur’an’da anlatılan Hz. Musa (a.s) kıssasına göz atmak gerekmektedir.
Şöyle ki; ayeti kerimede de belirtildiği üzere Hz. Musa azgın bir düşmanı ile kendi tarafından olan bir dostunun kavgasını önlemek amacıyla kıptiye yumruk atarak onun ölümüne sebep olmuştu. (Kasas / 15) Bunu fırsat bilen firavun da O’nu öldürme planı yapmaya başlamıştı. Allah (c.c)’ın inayetiyle bu plan Hz. Musa’ya ulaştırıldı ve bunun üzerine Hz. Musa şehirden çıkmaya karar verdi. “Bunun üzerine korku içinde, gözetleyerek oradan çıktı. Ve ‘rabbim beni o zalimler güruhundan kurtar’ dedi.”
(Kasas/ 21) Ayette de belirtildiği gibi Hz. Musa doğrudan doğruya Allah’a yönelmiş ve onun himayesine sığınmıştı. Bu teslimiyetten sonra Hz. Musa Medyen’e doğru çıktı. “Medyen suyuna varınca davarlarını sulayan bir insan topluluğu gördü. Ve onlardan başka sürülerini gözetleyen iki kadın buldu. Onlara ‘işiniz nedir?’ dedi. Onlar da ‘çobanlar ayrılana kadar biz sulayamayız. Babamız çok yaşlıdır da ondan’ dediler.” (Kasas/ 23)
Bundan sonra ayetteki tablo değişiyor. Sürülerini sulamak için çobanların gitmesini bekleyen iki kadın… Hayâsızca ve cazgır(hâşâ) kadınlar gibi erkeklerin arasına karışıp da davarlarını sulamıyor, onların gitmelerini bekliyorlar. Çünkü onların utanma duyguları erkeklerin arasına karışmaktan onları alıkoyuyordu.
Bu iki kadın öncelikle peygamber terbiyesi almış, hayatın meşakkatini üstlenmiş, geçimleri için koyunlarla ilgilenen hayâlı iki genç kızdır. Kur’an onlara kadın demekle, peygamber terbiyesiyle kazandıkları olgun hanımlık tavırlarını vurgulamaktadır ki onlar genç kızdırlar. Bu duruş ve tavırları Musa (a.s)’nın dikkatini çekmiş ve onlara ‘işiniz nedir’ diye sorarak yardımcı olmak istemiştir. Ebetteki temiz fıtrat sahibi hiçbir kimse bu tabloyu hazmedemez. Kadınlara yapılan bu haksızlık karşısında seyirci kalamazdı. Allah (c.c)’ın peygamberi de bu duygularla yardım etmek istemiştir. “Bunun üzerine onlarınkini suladı. Sonra gölgeye çekildi.”
(Kasas/ 24) Musa (a.s) yorgun, çaresiz ve ne yapacağını bilmez halde rabbine sığınmış ve bekliyordu. “Derken o kadınlardan biri utana utana yürüyüp ona geldi: ‘Babam sana sulama ücretini ödemek için seni çağırıyor’ dedi.” (Kasas/ 25) “Faziletli, iffetli, temiz bayanların erkeklerle karşılaştığı andaki yürüyüşü gibi… Utana utana… Şımarıklık, fettanlık ve gösteriş yapmaksızın ona en kısa cümlelerle en anlamlı davete ulaştırmak için geliyor.” (Seyyid Kutub) Kırıtmadan, elbisesinin bir parçasıyla yüzünü kapatarak, utanma duygusuyla babasının sözünü O’na iletiyor. Bu da temiz fıtrat sahibi olduğunun bir göstergesidir. Çünkü sağlam ve temiz fıtratta olan bir genç kız doğuştan, erkeklerle karşılaşınca utanır. Onlarla konuşmaktan hayâ eder.
Hz. Musa bu hayâlı kızın sözü üzerine kızın babasının yanına gitmek için yola koyuldu. Ona durumunu anlatınca kızın babası: Korkma artık zalimler güruhundan kurtuldun dedi. (Kasas/ 25) “Sonra o ikiden biri dedi ki; babacığım onu ücretle tut. Çünkü ücretle tutulanların en iyisi bu güçlü ve emin kişidir.” (Kasas/ 26) Müslüman bayanın ferasetini gözler önüne seriyor bu ayet.
Hayâ sahibi kız, O’nu gölgede oturur gördüğünde onun emin ve güçlü olduğunu anlamıştı. Kız, erkeklerle aynı ortamı paylaşmaktan rahatsız olduğundan babasının O’nu ücretle tutmasını istemişti. Çünkü bir bayanın erkeklerin olduğu bir ortamda hayâ ve iffetinin ne derece zor olduğunun farkındaydı. Nübüvvet terbiyesi ile büyümüş kızının sözüne hak veren baba: “Bana sekiz yıl çalışmana karşılık bu iki kızımdan birini sana nikâhlamak istiyorum.” (Kasas/ 27) dedi. Her iki kızının da terbiyesinden emin olduğu için büyük ya da küçük kızım demeden iki kızımdan biri diyor Allah’ın peygamberi. Tereddüt etmiyor kızlarının hayâ ve iffetlerinden.
İşte böylece Kur’an’da bu iki kadın bize hayâ ve iffetleriyle örnek gösteriliyorlar. Peki, biz onları gerçek manasıyla örnek ediniyor muyuz? Onların erkeklerle konuşmalarında takındıkları tavrı, günümüz Müslüman bayanları ne kadar takınıyorlar? Müslüman bir bayan olarak hal ve hareketlerimizde kendimize bu kadınların hayâlarını ne derece rehber ediniyoruz? Yoksa imanımız noksan mıdır ki rabbimizin zikretmiş olduğu bu kadınları, hal ve hareketlerini görmezden gelip de kendimize çeki düzen vermiyoruz?
Rüveyda Önen / Nisanur Dergisi
Yorumlar
Yorum Gönder