Kayıtlar

Kasım, 2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Aile Hayatını Cennete Çeviren Anlayışlar

Rabb'imiz bir kutsi ikazında şöyle hitap ediyor kullarına: Ey kullarım! Ben zulmü kendi nefsime de haram kıldım. Sakın siz de kendi aranızda birbirinize zulmetmeyiniz! Evet, Rabb'imizin açık ve net ikazı böyledir: Ben zulmü kendi nefsime de haram kıldım. Sakın siz de kendi aranızda birbirinize zulmetmeyiniz.  Neden böyle ikazda bulunuyor? Çünkü Rabbimizin sevmediği yanlışların en başında zulüm gelmektedir. Bundan dolayı zalimin hep karşısında, mazlumun da hep yanındadır.  Kim bulunduğu mevkiin verdiği imkândan dolayı birine zulmederse bilsin ki, onun karşısında Rabb'imiz adaletiyle yer alacak, yaptığı zulmü asla yanına bırakmayacak, dünyada vermezse bile âhirette mutlaka fazlasıyla cezasını verecektir. Şurası da kesindir ki, zulüm her yerde kötü ve acıdır. Ancak aile içinde zulüm, zulümlerin en acısı ve kötüsüdür.  Dostun dosta zulmü, zulümlerin en beklenmeyenidir. Çünkü hayatı ortak yaşıyorsunuz, gece gündüz, varlıkta yoklukta, hastalıkta iyilikte her türlü

Büyü Yapan Kişiden İman Çıkar

İnsanlardan sihir ile uğraşanların çoğu kadınlardır. Özellikle kadınlar, hayız hallerinde sihirle uğraşmaktadırlar. Çünkü kötü ruhlar, umumiyetle, mağ-lûb edilmiş tabiatli kişilere, rezil kişilere görünür ve sefil nefislere görünürler. Şeytanlar, sihirbazların kâfir ve müşrik olmaları için onların isteklerini kabul eder, onların istediklerini onlara verir ve böylece onların bazı arzularını yerlerine getirirler. Bu, para ile kaatil tutmak gibidir. Birine para verip, kendisi için birini öldürmesini istemek veya bir fuhuşu işlemek için kendisine yardım etmesini istemek veya birine para verip onunla fuhuş yapmak ile aynı şeydir. İşte bundan dolayı, büyücüler ve onları büyü yapmaya azmettirenler, çoğu kere Allah'ın kelâmını necaset, kan ve benzeri pisler ile yazmaktadırlar. İnsan ve insanların dışındaki kötü kişiler ve buhurlar kullanırlar, namaz ve oruç gibi ibâdetleri terkederler. Kan dökmeyi mübâh görürler ve kendisiyle haram olanları nikahlamak, zina etmek (livata gibi) kötü fi

Şeyh Edebali’nin Osman Gaziye Nasihatı

Oğul, İnsanlar vardır, şafak vaktinde doğar, akşam ezanında ölürler. Avun oğlum avun. Güçlüsün, kuvvetlisin, akıllısın, kelamlısın. Ama; Bunları nerede, nasıl kullanacağını bilmezsen sabah rüzgarında savrulursun gidersin. Öfken ve nefsin bir olup aklını yener. Daima sabırlı, sebatlı ve iradene sahip olasın. Dünya senin gözlerinin gördüğü gibi büyük değildir. Bütün fethedilmemiş gizemler, bilinmeyenler, görünmeyenler, ancak; senin fazilet ve erdemlerinle gün ışığına çıkacaktır. Ananı, atanı say, bereket büyüklerle beraberdir. Bu dünyada inancını kaybedersen yeşilken çorak olur,çöllere dönersin. Açık sözlü ol. Her sözü üstüne alma. Her gördüğünü söyleme, bildin bilme. Sevildiğin yere sık gidip gelme, kalkar muhabbetin itibar olmaz. Üç kişiye acı: Cahiller arasındaki alime, Zenginken fakir düşene, Hatırlı iken itibarını kaybedene. Unutma ki! Yüksekte yer tutanlar aşağıdakiler kadar emn

Her Sıkıntıyı Gideren Yedi Ayeti-i Kerime

1.AYET  Anlamı: Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla. De ki: Bize hiçbir zaman Allah’ın yazdığından başka bir şey ulaşmaz. O, bizim Mevlamızdır ve müminler onun için yalnız Allah’a dayanıp güvensinler!” (Tevbe, 51)   Okunuşu: Bismillahi’r-Rahmani’r-Rahim. “Kul ley yusibena illa ma keteballahu lena, hüve Mevlana ve alallahi fel- yetevekkeli’l-mü’minun  2.AYET  Anlamı: Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla Ve eğer Allah sana bir keder dokunduracak olursa, onu Ondan başka açacak yoktur; ve eğer O, sana bir hayır dilerse, o zaman da O’nun lütfunu reddedecek yoktur.O, lütfunu kullarından dilediğine nasib eder. O, çok bağışlayan, çok merhamet edendir. (Yunus, 107) Okunuşu: Bismillahi’r-Rahmani’r-Rahim Ve iy yemseskellahu bi durrin fela kaşife lehu illa hu ve iy yuridke bi hayrin fela radde li fadlih, yüsibü bihi mey yeşau min ıbadih, ve hüve’l-ğafuru’r-rahim.  3.AYET  Anlamı: Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla. “Her halde hem benim Rabbim, hem sizin Rabbiniz

Mutluluk Duası

Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki:  Dünyâ ve âhiret saadeti isteyen, Allahümme Rabbenâ âtinâ fiddünyâ haseneten ve fil âhireti haseneten ve kınâ azâbennâr. duâsını okusun.  Anlamı: Rabbimiz dünyanın (gerçek) güzelliklerini, âhıretin (gerçek) güzelliklerini ver, ateşin azabından bizi koru. Rasûlullah salla’lâhu aleyhi ve sellem’in pek çok duâsında bu âyete yer verdiğini Enes radıya’llâhu anh naklediyor bize. Bildiğimiz ve bilmediğimiz tüm dünya ve âhıret güzelliklerini dileyip; dolayısı ile ateş azabına yolaçacak şeylerden korunmayı talebetmeyi öğretiyor bize bu dua

Yalancılık

Lokman efendisinin yanındayken diğer köleler tarafından oldukça kıskanılıyordu. Bir gün efendisi kölelerini bağa meyve toplayıp getirmeleri için gönderdi. Köleler topladıkları meyveleri yolda gelirken yiyip bitirdiler ve gelip efendilerine: - "Bütün meyveleri Lokman yedi." dediler. Efendisi Lokman'a kızdı. Lokman efendisinin kızgınlığının sebebini araştırıp anlayınca: - "Efendim, dedi. Hepimize sıcak su içir ovaya inelim sen atlı olarak biz de yaya olarak koşalım. O zaman gerçek ortaya çıkacak." dedi. Efendisi Lokman'ın dediğini yaptı. Büyük sahrada koşup yorulan köleler yediklerini kusmaya başladılar. Böylece kimin yalancı olduğu ortaya çıktı. Sözün Özü: Yalancının mumu yatsıya kadar yanar. Yalan eninde sonunda ortaya çıkar. Dinimizde hiç sevilmeyen günahlardan biride yalancılıktır.

Ölüm Döşeğinde Son Pişmanlıklar

Avusturyalı Bronnie Ware 8 yıl boyunca İngiltere’nin güneydoğusundaki bir kentte, palyatif bakım hemşiresi olarak çalışmış. Yani ölmek üzere olan hastaların son birkaç haftasına refakat etmiş. Ware bir anlamda, birçok insanın hayatının son faslına hangi duygu ve düşüncelerin damgasını vurduğuna uzun yıllar tanık olmuş. Bronnie Ware edindiği bu tecrübeleri, hastaları ile dertleşmelerinden çıkardığı sonuçları, bir kitapta derlemiş. Hemşire Ware “Inspiration and Chai” adlı blokunda amacının ömrü önünde uzanan diğer insanlara ilham vermek olduğunu paylaşıyor. Şimdilik sadece İngilizce baskısı bulunan kitabın adı “The Top Five Regrets of Dying”. Ölmek üzere olanların en büyük beş pişmanlığı, sırasıyla şöyle: 1. Keşke kendi hayatımı yaşama cesaretini gösterebilseydim Hayatının noktalanmak üzere olduğunu anlayan insanın, birçok hayalinin gerçekleşmediğini görmesi kolaylaşıyor. Benim refakat ettiğim, ölmek üzere olan hastaların çoğu, hayallerinin yarısını bile gerçekleştirememişti v

Hiçbir Durum İçinden Çıkılmaz Değildir: Mutlaka Bir Yol, Bir çözüm vardır

Babası İspanya ın en ağır siyasi cezalarının verildiği bir hapisanede mahkumdu küçük kızın. Fırsat bulduğu her haftasonu babasını ziyaret için annesiyle birlikte hapisaneye giderdi. Yine bir ziyarete giderken babası için çizdiği resmi yanında yanında götürdü ancak hapisane kurallarına göre özgürlügü çağrıştıran her türlü şeyin mahkumlara verilmesi yasaktı. Bu sebeple kagıda çizdiği kuş resmini kabul etmemişler ve oracıkta yırtmışlardı... Çok üzülmüştü küçük kız... Babasına söyledi bunu,o da "üzülme kızım, yine çizersin; bu sefer çizdiklerine dikkat edersin olur mu?" dedi. Küçük kız diğer ziyaretinde babasına yeni bir resim çizip götürdü. Bu sefer kuş yerine bir ağaç ve üzerine siyah minik benekler çizmişti. Babası keyifle resme baktı ve sordu: "Hmmm! Ne güzel bir ağaç bu! Üzerindeki benekler ne? Portakal mı? Küçük kız babasına eğilerek,sessizce:" Hşşşşt! O benekler ağacın içinde saklanan kuşların gözleri! Sözün Özü: Olayları mutlaka geniş çaplı değerlend

Kansere Neden Olan Beslenme Alışkanlıklarımız

Prof. Dr. Kenan DEMİRKOL’UN konuşması. “YAĞ” ve “ŞEKER” Eğer hayvan merada %100 yeşillikle besleniyorsa, asla başka yabancı gıda almıyorsa, o tereyağı dünyanın en iyi yağıdır. Zeytinyağından da iyidir. Ama marketten satın aldığınız tereyağı ahırda beslenen, pancar küspesi, mısır silajı veya başka tahıllarla beslenen hayvanların yağıdır… Sizin sağlığınızı korumak için ne yediğinize bakmanız lazım. İşte temel hatalardan biri yağ seçimi.  Biz ayçiçek yağı, mısırözü yağı, margarin veya endüstriyel tereyağı yediğimiz sürece hasta olmaya mahkumuz. Elimizde iki tane yağ var şu anda. Bir, zeytinyağı; iki, %100 mera sütünden yapılmış tereyağı. Peki fındık yağını nereye sokacağız? Bu liste içinde bakın fındık yağının yağ asit içeriği, yani temel yağ bileşimi zeytinyağına çok yakındır. Hasta edici bir yağ değildir. Ama zeytini sıkıyorsun, yağını elde ediyorsun. Fındığı eziyorsun, püre haline getiriyorsun, 80 dereceye ısıtıyorsun, eter katıyorsan, yağını öyle elde ediyorsun. Hangisi

Rabbimize Suizan Etmeyelim

Herat şehrinde yoksul ve küstah biri vardı. Küstah ve kendini bilmez biriydi. Bir gün çarşıdan geçerken; Bir efendi ile yanındaki kölesini gördü. Kölenin sırtında atlas bir elbise, belin dede altın bir kemer vardı. Başını gökyüzüne kaldırarak: - Yarabbi dedi. Su efendinin, kuluna baktığı kadar sen kuluna bakmıyorsun. Kula nasıl bakılır, su efendiden öğren diyerek dert yanar. Aradan zaman geçer.  Günler sonra yine o pazardaydı. Padişahın adamları o köleye olmadık işkenceler ediyor ve "Söyleyin efendinizin hazineleri nerede" diye soruyorlardı.  Köle işkenceden ölecek hale geldiği halde, efendisinin hakkında hiç konuşmadı ve sır vermedi.  Bu durumu şaşkınlıkla seyreden yoksulun kulağına söyle bir ses geldi.  "Ey kula nasıl bakılır, diyen yoksul. Sende kul nasıl olur gör. Bilmiyorsan o efendisi için can veren köleden öğren.  Yoksul adam çok mahcup oldu. Hiç kulluk etmediği halde Rabbi hakkında suizanda bulunduğu için teybe edip af diledi. Sözün Özü:

Müslüman Bayan Tavrı Örneği

Sürülerini sulamak için çobanların gitmesini bekleyen iki kadın… Hayâsızca ve cazgır (hâşâ) kadınlar gibi erkeklerin arasına karışıp da davarlarını sulamıyor, onların gitmelerini bekliyorlar. Çünkü onların utanma duyguları erkeklerin arasına karışmaktan onları alıkoyuyordu. Allah’ın Adıyla! Bize bizi öğreten Kur’an-ı Azimüş-şan kadına verdiği değeri birçok ayette açıklamış ve bize örnek olması gereken kadınları zikrederek; bize kadın olmayı, model olabilmeyi öğretmiştir. Kur’an-ı Kerim’de zikredilen örnek kadınlar; imanıyla Hz. Asiye, iffeti ve namusuyla Hz. Meryem, teslimiyetiyle (adı açıkça zikredilmemişse de) Hz. Hacer’dir. Bize model olarak gösterilen bu kadınların özelliklerinin bazılarını daha önce zikretmiştik. Kur’an’da bahsi geçen iki kadın vardır ki onları Hz. Meryem, Hz. Asiye ve Hz. Fatıma (r.anhüm) gibi yeteri kadar tanımıyoruz ne yazık ki… Onlar peygamber kızlarıdır. Onlar peygamber eşi olmaya namzettiler. Onlar Hz. Meryem gibi hayâlarıyla, iffet ve namuslarıyla Yüce Alla

Hayatta Herşey Geçici- Ölümden Kurtuluş Yok

Şeyh Sa'di-i Şirazi hazretleri "rahmetullahi aleyh" Gülistan'da anlatır: Bir padişah yüzbinlerce altın harcayıp muazzam bir köşk yaptırdı ve içini de ipek halılar, atlas perdeler ve altın avizelerle dayayıp döşedi. Sonra bütün maiyetini huzuruna çağırdı. Onlara dedi ki: "Benim köşkümün güzelliğinde noksanlık var mı?" Hiç kimse yeryüzünde bundan daha güzel köşkün olduğunu ne görmüş ne de işitmişti. Fakat dervişin biri yerinden kalktı ve: "Sultanım! Köşkte bir delik var. O da büyük noksanlık" Padişah dedi ki: "Ben böyle bir deliği görmedim Sen cahilliğinle fitne çıkarmaya çalışıyorsun" Zahid dedi ki: "Ey saltanatla mağrur olmuş padişah. Azrail aleyhisselamın içeri gireceği delik kapanmamış ki, önemli olan o deliği kapatabilmektir, yoksa ne köşkün kalır, ne tacın, ne de tahtın"

Bedi'üzzaman'ın (R.a) Az Bilinen Münacatı

İlâhî!  Bana gereken odur ki , dünya da ,ukba da elimden gitse veya bütün kâinat benim olsa, yine de hiç aldırmamalıyım. Çünkü sen, benim Rabbimsin,Yaratıcımsın ve ve Îlahımsın ya!  Ve ben de senin mahlûkun ve eserinim ya! Nihayetsiz isyanım ve nihayetsiz uzaklığım,kereminle aramda bağ bırakmamış olsada,seninle hâlâ bir bağım ve sana bağlılığım var Evet, senin mahlûkun ve kulun olmam lisaniyle yalvarıyorum: Ey yaradanım,ey Rabbim, ey rızkımı veren, ey Malik’im, ey beni şekillendiren, yâ ilahî! Sonsuz güzel isimlerin ve İsm-i A’zam’ın hürmetine,baştan sona hikmet dolu ve doğruyu yanlıştan, hakkı bâtıldan ayıran Kur’an hürmetine, Arş-ı Âzam’ın hürmetine, bin kere bin Kul Hüve’llahü Ehad hürmetine senden istiyorum… Yâ Âllah, yâ Rahmân, yâ Hannân yarattıklarını sonsuz şefkatle gözeten) yâ Mennân ( eşsiz ve sonsuz iyilik sahibi ) Yâ Deyyân (mutlak hâkim; iyiliğin de ,affa uğramamış kötülüğün de karşılığını veren: Bağışla beni ey Ğaffâr, (bağışlaması pek bol) Ey Settâr,(ayıp ve kusurları ört

Dua Almaya Bakın

Vaktiyle bir ateşperest, oğlunu evlendirmektedir. Düğün günü çok koyun ve inek kesilir. Et kokuları mahalleyi sarar. Ancak evin bitişiğinde, müslüman, dul bir kadın, dört yetimiyle yaşamaktadır.  Hepsi de günlerdir açtırlar. Kadıncağız, düğün evinin kapısını çalıp, "ateş" ister. Ancak maksadı başkadır. "Belki yemek verirler" diye gitmiştir. Adam, kadının niyetini anlasa da, birşey vermez. Kadıncağız, bir daha gidip "ateş" ister. Yine eli boş döner. Üçüncüde yine öyle. Ama ne olur bilinmez, bu defa acır kadına.  Hallerini anlamak için dehlize iner ve dayar kulağını bitişik evin duvarına ve dinler. Yetimcik, annesine yalvarıyor: Anneciğim, ne olur bir daha git. Belki bu sefer birşey verirler.  Kadın ağlamaklıdır:  Üç defa gittim yavrum! Artık utanıyorum. Adam bunu duyar. Kalbi sızlar. Bir mükellef "Sofra" hazırlatıp, gönderir evlerine. Ve dehlize inip, dinler yine.  Yetimlerin en küçüğü duâ ediyor: Yâ Rabbî! O nasıl bize ikram ettiyse

Dua Ediyoruz Ama Neden Kabul Olmuyor

Bir gün İbrahim b. Ethem’e (k.s), - Dua ediyoruz ama neden kabul olmuyor, diye sorduklarında şu cevabı verdi: - Şu sebeplerden dolayı duanız kabul olmuyor: • Cenabı Hakk’ı bilirsiniz, fakat emir ve yasaklarını yerine getirmezsiniz. • Hz. Peygamber’i [sallallahu aleyhi vesellem] bilirsiniz ama ona uymazsınız. • Kur’an’ı okursunuz ama onunla amel etmezsiniz. • Allah Teâlâ’nın nimetlerini yersiniz ama şükretmezsiniz. • Cenneti bilirsiniz, ona talip olmazsınız. • Cehennem var dersiniz, ondan korkup sakınmazsınız. • Şeytanın size düşman olduğunu bilirsiniz ama siz ona düşman olmazsınız. • Ölüm var dersiniz, ancak onun için hazırlanmazsınız. • Anne baba ve ölülerinizi kendi elinizle kabre koyarsanız, fakat ibret almazsınız. • Kendi kusurlarınıza bakmıyor, başkalarının kusurlarıyla uğraşıyorsunuz. Peki, nasıl duanız kabul olunsun?

Ma'ruf'u Kerhi Hazretlerinin Hasbiye Duası

Benim için önemli olan her i ş te Allah bana yeter Bize zulmedenlere karşı Allah ın kudreti ve hilmi bana yeter Bize tuzak kuranlara karşı da Şedid ismiyle muamele eden Allah bana yeter Rahim olan Allah, son nefesimizde bana yeter Rauf olan Allah, kabirde bize sorulan sorulara karşı bana yeter Kerim olan Allah, hesap günü bana yeter Latif olan Allah, amellerin tartıldığı zaman bana yeter Hakim olan Allah, Cennet ve Cehennem hakkında bana yeter Kadir olan Allah, sırat köprüsünde bana yeter Kendinden başka gerçek İlah olmayan Allah bana yeter. Ben isimi O' na havale ediyorum büyük Arş’ın sahibi Rabbimdir.  

Şeytanın Hileleri

Şeytan dediki İnsanları aldatmak, saptırıp dalâlete düşürmek için, baş vurduğum yollar: 1.Cimrilik, 2.Hiddet (sinirlenmek), 3.Sarhoşluktur. Çünkü adam cimri olduğu zaman, malını kendisinin gözünde az gösterir ve ona başkalarının malına göz dikmesini söyler ve böylece şekilde ona vesvese veririm. Eğer adam hiddetli (sinirli) olursa, aramızda onunla oynarız; çocuklar topla oynadıkları gibi... Hiddetli kişi, duasiyla ölüleri dirilten (evliya) bir kişi olsa bile ondan (yani onu aldatmaktan) asla ümit kesmeyiz. Adam sarhoş olduğu zaman, onu her türlü şehvet (ve günaha) çekeriz; keçiyi kulağından tutup çektikleri gibi. Kaynak: Ruhul Beyan

Cebrail Aleyhisselâm dan Tavsiyeler

Cebrail Aleyhisselâm dediki -"Ya Rabbi! Benim işimi Sen benden daha iyi biliyorsun. (Eğer ben dünya ehlinden olmuş olsaydım) o takdirde üç şeyi yapardım. Birinci: İyâi sahiplerine (çoluk çocuğu olan kişilere) ailelerinin nafakalarını temin etme hususunda yardımcı olurdum. İkincisi: Ben halkın ayıplarını ve günahlarını gizlerdim. Hatta senden başka mahlûkatından hiçbiri, kullarından herhangi birinin ayıbını ve günahlarını öğrenemezdi. Üçüncüsü: Susuz insanlara su verirdim. Su ile onların susuzluklarını giderirdim.[1] Kaynak: "Ravzatü'l-ulemâ"[2]İsimli kitab'ta da bu hadîs-i şerîf vardır. / Ruhul Beyan

Her geceyi Kadir gecesi bil, Her kişiyi Hızır bil.

Kibirli bir zengin, kapısına gelen bir fakire hakaret ederek kapısını yüzüne kapadı. Zavallı adam bitkin halde bir köşeye oturdu. O sırada kör bir adam onu gördü. Yanına gelerek üzüntüsünün sebebini sordu. Fakir, gördüğü hakareti anlattı. Kör adam onun acısını hafifletmek istiyordu.  Üzülme kardeşim, gel bu aksam iftar edelim dedi ve iltifatlar ederek gönlünü alarak evine götürdü. Fakir, karni güzelce doyunca sevinmiş ve rahatlamıştı.  Her şeye kadir olan Allah senide  nura kavuştursun, gözlerini açsın diye dua etti.  Gece olunca amanın gözlerinden bir kaç damla yas geldi. Sonra gözleri birden acildi ve görmeye başladı.  Bu haber, fakiri kapısından kovan tas yürekli adamın kulağına gidince, hemen gözü açılan kör adamı köşküne davet etti.  Anlat bakalım, bu dertten nasıl kurtuldun? Dedi. Gözü açılan kimse söyle cevap verdi: A zalim, öyle mübarek bir fakire hakaret ettin ki, onun duası beni aydınlığa çıkardı. İyilerin bastığı toprak mübarektir. Ama senin gibi, gönül gözü kap

Cömertlik ve Paylaşmak

Sadi Şirazi hazretleri "rahmetullahi aleyh" Hindistan'da maymunları nasıl avladıklarını anlatırken buyuruyor ki; Maymunun elinin sığacağı bir kavanoza muz koyarlar, maymun muzu almak için eli açıkken kavanoza elini sokar, muzu eline alınca yumruk yapar. Elini kapatınca kavanozdan çıkaramaz, muzu bırakmamak için elini de açmaz ve yakalanır, diyor. Elini açan kurtulur, elini açmayan, elindekini bırakmayan kurtulamaz. İnsanın başına felaketler, eline aldığını bırakamayışından gelir. Eline aldığını bırakabilen seadete kavuşur, bırakamayan felakete gider. Hiç kimse verdiğinden sıkıntı çekmez, ama aldığından sıkıntı çeker. Cömert olan, vermesini bilen, elini açan her zaman rahat eder. Eli sıkı olan, eli kapalı olan, veremeyen her zaman sıkıntı çeker.. Seadete kavuşabilmek için, büyüklerimizin ahlâkı ile ahlâklanıp, Onların yaptığı gibi elimizdekini vermeyi sevebilmemiz temennisiyle inşallah.

Âşûrâ Günü ve Önemi

Muharrem ayının onuncu günü Âşûrâ günüdür ( 13 Kasim 2013/ Carsamba ) Âşûrâ gününde çok büyük ve mühim hâdiseler meydana gelmiştir. Fakîh Ebu’l-Leys Hazretleri’nin Tenbîhü’l-Gâfilîn kitabında rivâyet ettiği hadîs-i şerîfte, Âşûrâ günü meydana gelen hâdiselerden bâzıları şunlardır: 1. Göklerin ve yerin yaratılması, 2. Âdem aleyhisselâmın tevbesinin kabul edilmesi, 3. Nûh aleyhisselâmın gemisinin karaya oturması, 4. Mûsâ aleyhisselâmın, Firavun’un şerrinden kurtulması ve Firavun'un helâk olması, 5. İbrâhim aleyhisselâmın dünyâya gelmesi ve ateşten kurtulması, 6. Eyyûb aleyhisselâmın hastalıktan şifâ bulması, 7. Yûnus aleyhisselâmın balığın karnından kurtulması, 8. Süleyman aleyhisselâma saltanat verilmesi, 9. Hz. Hüseyin (r.a.)’in şehîd edilmesi. 10. Kıyâmetin kopması da Âşûrâ günü olacaktır. Âşûrâ günü Neler Yapılır? O gün, eve ufak-tefek erzak alınırsa, bir sene boyunca evde bereket olur. En az on müslümana birer selâm veya bir müslümana on defa selâm verilir. Fa

Biliyor musunuz, Allah Sizden Ne Zaman Razı Olur?

Tasavvuf edebiyatımızda öyle sözler vardır ki, iki cümleden ibaret olmasına rağmen iki cilt kitap kadar zengin mana ifade eder. Nitekim bazı tasavvuf büyükleri de iki senelik vaazlarını böyle iki cümle içinde özetlemişlerdir. Derviş Yunus’un kendi varlığını özetlediği cümle gibi. Bakın şu cümlesine: - Ete kemiğe büründüm, Yunus diye göründüm! Hepsi bu kadar. İsterseniz bu önemli konuyu bir de, 237 tarihlerinin Bağdat, Basra mutasavvıf ve vaizi Hatem-i Asam’dan dinleyelim. Bakalım o neleri ifade ediyor kendi kısa, manası uzun tasavvufi cümlelerinde görelim. Bir ara uzun zamandır vaaz ettiği kürsüsünden cemaatine şöyle bir teklifte bulunur: - Benden senelerdir dinlediğiniz konuları hemen iki cümle içinde özetlemenizi istiyorum sizden? Cemaatten itiraz sesleri yükselir. Bunca senedir dinlediklerimizi iki cümle içinde özetlemek mümkün mü? Büyük mutasavvıf “evet mümkündür” der, “İsterseniz senelerdir benden dinlediklerinizi ben iki cümle içinde özetleyeyim size.” deyince cemaa