Ahdinizden Dönmeyin


Bir gün bir müslüman bir kâfirle savaşa tutuşmuşlar. Fakat dakikalar, saatler geçmiş, hiç kimse birbirini yenememiş. En sonunda müslüman, bir dakika kardeşim, benim namaz vaktim geçecek. Bırak şu silahı, ben de bırakayım. Sen biraz dinlen, ben namaz kılayım, demiş. O da hay hay, söz, demiş. Gitmiş abdest almış, namaz kılıp gelmiş. Gene cenge başlamışlar, derken bu sefer kâfir, bir dakika. Ben de putuma tapacağım. Sen git dinlen, ben kendi ibadetimi yapayım, demiş. O da, doğru, ne yapacaksan yap, demiş. 
Kâfir cebinden putunu çıkarmış, tapmaya, dua etmeye başlamış. Tam o sırada müslümanın kalbinden, bu hazır kendi putuna taparken, çek bıçağı, bitir şu adamın işini, diye geçmiş. Düşünürken, ayağa kalkarken, hemen bir ayet-i kerime kulağına çarpmış. Allahü teala mealen buyuruyor ki; Ahdinden dönenler için bir ikaz var. Nasıl sen ahdini bozarsın? O bile bozmadıktan sonra sen nasıl bozarsın, gibi. Eyvah, şimdi yandım, demiş. 
Neyse, kâfir putunu bıraktıktan sonra gelmiş bakmış ki, müslümanın eli ayağı titriyor, rengi bembeyaz. Kardeş, ne oldu sana böyle, demiş. Sorma. Senin yüzünden Rabbimden azar işittim, demiş. Ne oldu, demiş. Şeytan kalbime bir vesvese verdi, hazır sen puta taparken, seni öldürmek içimden geçti. O sırada ayet-i kerime meali işte; Ahdinizden dönmeyin diye. Cenab-ı Hakkın bu ikazından sonra elim ayağım titredi, mahvoldum, perişanım, demiş. 
Adam, yani cenab-ı Hak seni, benim için mi azarladı, demiş. Vallahi senin için azarladı, demiş. Elindeki kılıcı bir fırlatmış, ben de müslüman olurum biter bu iş, demiş. Müslüman olmuş, bu sefer iki kardeş sarmaşmışlar. Yine gitmiş kılıcını almış, gel bu sefer kâfirlere karşı beraber savaşalım, demiş. Biraz evvel onlar aralarında savaşırken, şimdi kâfirlere karşı o müslümanla beraber savaş yapmışlar ve orada şehit düşmüş. 
Düşünün, bir saat evvel müslüman oldu, bir saat sonra da şehit oldu. O bakımdan, herkes sonunu düşünmelidir. 
Peygamberimiz 'aleyhissalatü vesselam', buyuruyor; Hayatımızda son muteberdir, en son muteberdir. Bazı insanlar ölümüne yakın çok hayır hasenat yaparlar, arttırırlar. Hizmetleri arttırırlar, hasenatı arttırırlar, arttırırlar da arttırırlar. Bu, hayra alamettir. Bazıları da ölümlerine yakın, dünyalıklarını arttırmaya çalışırlar. Onu arttırır bunu arttırır, öleceğini bildiği halde, devamlı surette onun derdi paradır. Buna hırs-ı piri derler, bu tehlikelidir efendim, buyurdular. Bu iyiye alamet değildir. Çünki Allahü teala her şeyi zıddıyla yaratmıştır. Ahiretin zıddı, dünyadır. Ahiret sevgisiyle dünya sevgisi tamamen zıttır. Birini seversen, birini sevindirirsen, diğerini gücendirmiş olursun.
 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yardımlaşma Ile Ilgili Ayetler ve Hadisler

Defne Ağacı ve Mitoloji

Hasan Dağı ve Efsanesi