Duanın Bazı Adabı
Şeyhülislâm İbn-i Kemâl Paşa merhum, Fâtiha-i Şerîfe Tefsîri’nde “İhdina’s-sırâta’l-müstakîm” âyet-i kerimesinin tefsîrinde şöyle yazmıştır:
Bu âyet-i celîle: Bizi, bu dosdoğru dîne, Kur’ân-ı Kerîm’in gösterdiği yola hidâyet eyleyip her an hidâyetimizi ziyâdeleştirerek bu yolda ayaklarımızı sâbit kıl, demektir. Çünkü Hazret-i Ali (k.v.) ve Übeyy bin Ka’b Hazretleri “ihdinâ”ya sâbit kıl manası vermişlerdir.
Hidâyet: Bir kimseye lütufla yol göstermektir.
Burada “Bizi hidâyet et” buyuruldu da, “Beni hidâyet et” buyurulmadı. Çünkü duâ ne kadar umûmî olursa icâbete, kabûle de o kadar yakın olur.
Âlimlerden bir zât talebelerine şöyle tavsiye ederdi: Bir mecliste geçmişlerden birine “Allah senden râzı olsun” diye hayır duâ ettiğinizde buna: “Ve bütün Müslümanlardan” diye ilâve ediniz. Çünkü oradaki cemâat içinde duâsı müstecâp kimseler olur, Cenâb-ı Hak ise Kerîm’dir, bir topluluğun bazısının duâsını kabul ettiğinde diğer bazısınınkini reddetmez.
Nitekim demişlerdir ki: Duâ eden kimse için sünnet olan önce Peygamber Efendimize (sallallâhü aleyhi ve sellem) salevât-ı şerîfe getirmek, sonra ihtiyaçlarını istedikten sonra yine salevât ile bitirmektir. Çünkü iki tarafındaki salevât sebebiyle ortadaki duâ da makbul olur.
Yine Peygamberimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem):
“Allâhü Teâlâ’ya günahsız dillerle duâ ediniz!” buyurdular. Ashâb-ı Kirâm:
“Yâ Resûlallah, günahsız dil nasıl olur?” diye sual edince, buyurdular ki:
“Sizden bazınız diğer din kardeşine duâ etsin. Çünkü sen, din kardeşinin diliyle günah işleyemezsin, o da senin dilinle günah işleyemez.”
Kaynak;
Hicrî: 11 Safer 1441 Fazilet Takvimi
Yorumlar
Yorum Gönder