KEMİK ERİMESİ HASTALIĞI “ DİYE BİR HASTALIK YOKTUR
Kemik Erimesi (Osteoporoz) olarak söylenen şey, kemikteki kalsiyum oranında azalma görülmesidir.
Osteoporoz kelimesi de kemik erimesinin karşılığı bir kelime değildir aslında.
Çünkü kemik erimesi diye bir şey yoktur.
Belli bir yaştan sonra herkeste kemik kütlesinde bir azalma görülür.
Yani kemiğin "Mikromimarisi" bozulur. Kemikler delikli hale gelir.
Ama bunu böyle insan gibi anlatmaya tenezzül etmeyen "Klasik Tıp" kemik erimesi der geçer.
“ Klasik Tıp" bol miktarda kalsiyum almanızı da tavsiye eder ve hiçbir gıda değeri olmayan süt ve süt ürünlerini dayar burnunuza.
İşe yarar mı süt içmek süt ürünlerini tüketmek?Elbette yaramaz.
Yarasaydı bu kadar çok insan kemik erimesi sorunu ile karşı karşıya gelir miydi?
Hatta siz süt içtikçe kemik erimeniz çoğalır.
Süt içerek bu sorunu çözmeye çalışanların çoğu mutlaka herhangi bir hastalıkla uğraşmaktadır.
Diğer mutlu azınlık ise eninde sonunda kemik erimesi sorununu yaşayacaktır.
Peki ne yapmak gerekir?
Öncelikle Vücudun bir çöp bidonu gibi çalışmadığını kavrayabilmek gerekir. Yani sen vücuduna herhangi bir maddeyi aldığında önemli olan o maddenin senin vücudunda sindirilip sindirilmeyeceği, parçalanıp parçalanmayacağı, yeterli ve yardımcı maddelerin vücudunda bulunup bulunmadığı ve vücudunda kullanıp kullanılmayacağıdır.
Hani artık yavaş yavaş herkes ezberledi, Bağırsaklar "boru" değil, bildiğimiz ve zannettiğimizden çok farklı görevleri ve çalışma sistemi var. Vücudumuzda öyle maalesef.
Vücudun "Çöp Bidonu" gibi düz mantıkla çalışmıyor.
Bunu anlayıp ona göre davranman gerekli
Gıdalardan aldığın Kalsiyum; Vücudun da Magnezyum, Çinko B6 ve D vitamini yeterli miktarda değilse ÇÖPTÜR.
İstediğin kadar bardak bardak süt iç gün boyunca, tas tas yoğurt kaşıkla.
Hiçbir sonuca ulaşamazsın.
Sadece gün geçtikçe kötüye gidersin.
Yetersiz miktarda alınan kalsiyum, magnezyum, çinko, bakır, florid, vitamin C-K-A veya aşırı miktarda tüketilen, sodyum, kafein, alkol, sigara gibi maddeler sadece kemik erimeni yani osteoporozun gelişimini hızlandırırlar.
Kemik Erimesi bir hastalık değildir.
Vücut dışardan aldığınız Kalsiyumu kullanamadığını belirtmek için kemik erimesiyle size derdini anlatmaya çalışmaktadır.
Kemik Erimesi bir hastalık değil, baş ağrısı, diş ağrısı, mide bulantısı, baş dönmesi gibi birer semptom yani belirtidir.
Neyin belirtisi?
Vücut size diyor ki; Sen Kalsiyum alıyorsun ama ben bu aldığın kalsiyumu kullanamıyorum.
Öncelikli yapılacak iş; Magnezyum seviyesini kontrol etmektir.
Çünkü Kalsiyum metabolizmasını vücudunuzdaki Magnezyum kontrol eder.
Vücudunuzdaki / kanınızdaki Magnezyum değerini 2,0 - 2,6 aralığına çekmeniz gerekir.
Bu yeterli mi peki ?
Elbette değil gün içinde parça parça magnezyum içeren gıdalarla beslenmeniz gerekir.
Çünkü magnezyumun etkili olması için vücutta sürekli bulunması gerekir.
İkinci yapılacak iş; D vitamini seviyenizi kontrol etmektir.
Vücudunuzdaki 120 - 150 ng / ml aralığındaki bir D vitamini seviyesi, bırakın kalsiyum metabolizmanızın düzene girmesini, bir daha nezle bile olmamanızı, burnunuzun dahi akmayacağının garantisidir.
Ancak D vitamini sürekli sabit değerde kalan bir şey değildir.
Vücut (Bağışıklık Sistemi) D vitaminini her fırsatta kullanır.
Çünkü D vitamini Bağışıklık Sisteminin eli ayağı gibidir.
İnsanlar bir kere D vitaminlerini ölçtürüp o değeri aklında tutmaktadır.
D vitamini ya da diğer vitamin ve mineraller delik bir kovaya doldurmaya çalıştığınız su gibidir.
Bu yüzden günlük ve düzenli alınması gerekir.
Üçüncü aşama; Vücudunuza giren şekeri yani Glukoz miktarını kontrol altına almak, gereksiz karbonhidratları (şekeri) beslenme menünüzden çıkarmanız gereklidir.
Kan tahlili yaptırdığınızda Glukoz değeriniz 74 - 106 mg / dl aralığında olmalıdır.
Bu aralıklardan daha düşük ve yüksek değerler mutlaka başınıza iş açacaktır.
Niye?
Glukoz vücudun yakıtıdır. Yani Vücutdaki hücreler glukozu enerji elde etmek için kullanır.
Hücrelerin yiyeceği glukozdur.
Sen hücrelere az yemek verirsen açlıktan çok yemek verirsen de tokluktan mutlaka başını ağrıtacaktır.
Üstelik şekerin fazlası direk kalsiyuma bağlanıp vücuttan öyle atılır.
Dişlerin çocuklardaki hızlı çürümesinin mantığı da budur.
Fazla şeker önce dişlerdeki kalsiyumu kullanacağı için dişler bir süre sonra yıpranıp kırılır ve enfeksiyon kaynağı olup patojen mikropların yuvası haline gelir.
Neyse konu çok uzamadan kısaca diyorum ki;
Vücutta bir maddeyi kullanabilmen için ona yardımcı olan maddeleri de vücudunda bulundurmak zorundasın.
Dolayısıyla kemik erimesi bir hastalık değil eksik vitamin ve mineraller yüzünden görülen bir semptomdur.
Ayrıca düzenli egzersiz yapmak kemiklerdeki “ Mikromimariyi “ yeniden düzenlemenizi sağlar.
Kaynak ; sosyal medya da bir arkadaşım alıntı diye paylaştı
Osteoporoz kelimesi de kemik erimesinin karşılığı bir kelime değildir aslında.
Çünkü kemik erimesi diye bir şey yoktur.
Belli bir yaştan sonra herkeste kemik kütlesinde bir azalma görülür.
Yani kemiğin "Mikromimarisi" bozulur. Kemikler delikli hale gelir.
Ama bunu böyle insan gibi anlatmaya tenezzül etmeyen "Klasik Tıp" kemik erimesi der geçer.
“ Klasik Tıp" bol miktarda kalsiyum almanızı da tavsiye eder ve hiçbir gıda değeri olmayan süt ve süt ürünlerini dayar burnunuza.
İşe yarar mı süt içmek süt ürünlerini tüketmek?Elbette yaramaz.
Yarasaydı bu kadar çok insan kemik erimesi sorunu ile karşı karşıya gelir miydi?
Hatta siz süt içtikçe kemik erimeniz çoğalır.
Süt içerek bu sorunu çözmeye çalışanların çoğu mutlaka herhangi bir hastalıkla uğraşmaktadır.
Diğer mutlu azınlık ise eninde sonunda kemik erimesi sorununu yaşayacaktır.
Peki ne yapmak gerekir?
Öncelikle Vücudun bir çöp bidonu gibi çalışmadığını kavrayabilmek gerekir. Yani sen vücuduna herhangi bir maddeyi aldığında önemli olan o maddenin senin vücudunda sindirilip sindirilmeyeceği, parçalanıp parçalanmayacağı, yeterli ve yardımcı maddelerin vücudunda bulunup bulunmadığı ve vücudunda kullanıp kullanılmayacağıdır.
Hani artık yavaş yavaş herkes ezberledi, Bağırsaklar "boru" değil, bildiğimiz ve zannettiğimizden çok farklı görevleri ve çalışma sistemi var. Vücudumuzda öyle maalesef.
Vücudun "Çöp Bidonu" gibi düz mantıkla çalışmıyor.
Bunu anlayıp ona göre davranman gerekli
Gıdalardan aldığın Kalsiyum; Vücudun da Magnezyum, Çinko B6 ve D vitamini yeterli miktarda değilse ÇÖPTÜR.
İstediğin kadar bardak bardak süt iç gün boyunca, tas tas yoğurt kaşıkla.
Hiçbir sonuca ulaşamazsın.
Sadece gün geçtikçe kötüye gidersin.
Yetersiz miktarda alınan kalsiyum, magnezyum, çinko, bakır, florid, vitamin C-K-A veya aşırı miktarda tüketilen, sodyum, kafein, alkol, sigara gibi maddeler sadece kemik erimeni yani osteoporozun gelişimini hızlandırırlar.
Kemik Erimesi bir hastalık değildir.
Vücut dışardan aldığınız Kalsiyumu kullanamadığını belirtmek için kemik erimesiyle size derdini anlatmaya çalışmaktadır.
Kemik Erimesi bir hastalık değil, baş ağrısı, diş ağrısı, mide bulantısı, baş dönmesi gibi birer semptom yani belirtidir.
Neyin belirtisi?
Vücut size diyor ki; Sen Kalsiyum alıyorsun ama ben bu aldığın kalsiyumu kullanamıyorum.
Öncelikli yapılacak iş; Magnezyum seviyesini kontrol etmektir.
Çünkü Kalsiyum metabolizmasını vücudunuzdaki Magnezyum kontrol eder.
Vücudunuzdaki / kanınızdaki Magnezyum değerini 2,0 - 2,6 aralığına çekmeniz gerekir.
Bu yeterli mi peki ?
Elbette değil gün içinde parça parça magnezyum içeren gıdalarla beslenmeniz gerekir.
Çünkü magnezyumun etkili olması için vücutta sürekli bulunması gerekir.
İkinci yapılacak iş; D vitamini seviyenizi kontrol etmektir.
Vücudunuzdaki 120 - 150 ng / ml aralığındaki bir D vitamini seviyesi, bırakın kalsiyum metabolizmanızın düzene girmesini, bir daha nezle bile olmamanızı, burnunuzun dahi akmayacağının garantisidir.
Ancak D vitamini sürekli sabit değerde kalan bir şey değildir.
Vücut (Bağışıklık Sistemi) D vitaminini her fırsatta kullanır.
Çünkü D vitamini Bağışıklık Sisteminin eli ayağı gibidir.
İnsanlar bir kere D vitaminlerini ölçtürüp o değeri aklında tutmaktadır.
D vitamini ya da diğer vitamin ve mineraller delik bir kovaya doldurmaya çalıştığınız su gibidir.
Bu yüzden günlük ve düzenli alınması gerekir.
Üçüncü aşama; Vücudunuza giren şekeri yani Glukoz miktarını kontrol altına almak, gereksiz karbonhidratları (şekeri) beslenme menünüzden çıkarmanız gereklidir.
Kan tahlili yaptırdığınızda Glukoz değeriniz 74 - 106 mg / dl aralığında olmalıdır.
Bu aralıklardan daha düşük ve yüksek değerler mutlaka başınıza iş açacaktır.
Niye?
Glukoz vücudun yakıtıdır. Yani Vücutdaki hücreler glukozu enerji elde etmek için kullanır.
Hücrelerin yiyeceği glukozdur.
Sen hücrelere az yemek verirsen açlıktan çok yemek verirsen de tokluktan mutlaka başını ağrıtacaktır.
Üstelik şekerin fazlası direk kalsiyuma bağlanıp vücuttan öyle atılır.
Dişlerin çocuklardaki hızlı çürümesinin mantığı da budur.
Fazla şeker önce dişlerdeki kalsiyumu kullanacağı için dişler bir süre sonra yıpranıp kırılır ve enfeksiyon kaynağı olup patojen mikropların yuvası haline gelir.
Neyse konu çok uzamadan kısaca diyorum ki;
Vücutta bir maddeyi kullanabilmen için ona yardımcı olan maddeleri de vücudunda bulundurmak zorundasın.
Dolayısıyla kemik erimesi bir hastalık değil eksik vitamin ve mineraller yüzünden görülen bir semptomdur.
Ayrıca düzenli egzersiz yapmak kemiklerdeki “ Mikromimariyi “ yeniden düzenlemenizi sağlar.
Kaynak ; sosyal medya da bir arkadaşım alıntı diye paylaştı
Yorumlar
Yorum Gönder