Kolonyanın Tarihçesi
Kolonya, bilinen en eski parfüm çeşitlerinden biridir. Tüm zamanların bilinen en yaygın ve en çok kullanılan tuvalet malzemesidir. Günümüzün en popüler kolonyası, geçmişte olduğu gibi hala limon kolonyasıdır. “Kolonya” kelimesi, Almanya’nın Köln kentinden dünyaya yayıldığı için İngilizcede, “Köln” kelimesinin karşılığı olan “Cologne” şeklindedir. Fransızlar da, Köln için “cologne” sözcüğünü kullanır. Almanlar ise kolonyaya “Kölnisch wasser” adını verir. Türkçeye “kolonya” olarak geçmiştir.
Kolonya ile en yaygın iki “icat hikayesi” şöyledir:
Yaşam suyu (aqua vitae) adıyla ilaç olarak kullanılan alkolün 1600’lü yıllarda içki olarak içilmeye başlanması ile aromalı kokularda farklı bir atılım yaşandı.
Parfümcülüğün merkezi İtalya, alkolle ilgili gelişmelerin ardından bu popülerliği Fransa’ya kaptırdı. İtalya’da yaşayan gezgin, eczacı ve parfümcü Giovanni Paolo de Feminis, 1709 yılında, Macaristan Kraliçesi Elizabeth için ürettiği ve “Macar Suyu” denilen bileşime % 2 ila 4 oranında bergamut, limon, portakal ve biberiye esansları katarak yeni bir koku icat etti. Yeni geliştirdiği koku ile Almanya’nın Köln kentine yerleşti. Feminis, Köln’de, icat ettiği kokuyu “hayranlığa değer su” (eau admirable) adıyla üretmeye başladı. 1727 yılında Köln Tıp Fakültesi’nde icat ettiği kokuyu tıbbi olarak onaylattı. Daha sonra kokunun adını “Eau de Cologne” (Köln Suyu – Kölnisch wasser) olarak değiştirdi.Feminis, işler gelişince İtalya’daki yeğeni Giovanni "Johann" Maria Farina’yı yanına çağırdı. Amcasının mesleğini ölünceye kadar (1860) devam ettirdi. Farina ailesinin fertlerinden biri olan berber Jean-Baptiste Farina, 1806 yılında Paris’te parfüm üretimine başladı.
Farina; limon, portakal, nane ve bergamut suyundan oluşturduğu karışıma alkol katarak yeni bir koku elde etti. Bu kokuyu “Köln Suyu” adıyla üreterek piyasaya sundu. Yedi Yıl Savaşları boyunca askerler bu kokuyu kullandı ve ünü hızla yayıldı. Köln, Avrupa’da “kolonya şehri” olarak anılmaya başlandı. Farina ailesi, kolonya üreten fabrika ve şirketler kurarak büyük bir servetin sahibi oldu.
Başka bir rivayete göre de, 1792 yılında Kölnlü bir bankerin oğlu olan Wilhelm Muelhens’in düğününde bir rahip, genç çifte bir kitap hediye eder. Kitapta “aqua mirabilis” adı verilen bir sudan bahsedilmektedir. Rahiplerin bu suyu tedavi amaçlı kullandığını öğrenen Muelhens, evinde bir imalathane kurarak suyu üretmeye başlar. Napolyon, Köln’ü işgal ettiğinde askerlerine bütün evleri numaralandırmaları talimatı verir. Muelhens’in kapısında ise “4711” numarası yazılıdır. Bu numara aynı zamanda ürettiği suyun isimdir. Napolyon, bu suyun formülünü ister; ancak üreticiler formülü vermezler. Sadece bir tuvalet suyu olduğunu söylerler. Üreticileri “4711” adlı suyun formülünü 200 yıl saklamayı başarır. 1799 yılında, “4711” adlı tuvalet suyu üretilmeye başlanır. 1960’lı yıllara kadar Muelhens’in torunları formülü gizli bir mahzende tutar. Köln’de 1799 yılında üretilmeye başlanan “4711” adlı kolonya, günümüzde hala üretilen en eski kolonya markasıdır.
Başka bir rivayete göre de, 1792 yılında Kölnlü bir bankerin oğlu olan Wilhelm Muelhens’in düğününde bir rahip, genç çifte bir kitap hediye eder. Kitapta “aqua mirabilis” adı verilen bir sudan bahsedilmektedir. Rahiplerin bu suyu tedavi amaçlı kullandığını öğrenen Muelhens, evinde bir imalathane kurarak suyu üretmeye başlar. Napolyon, Köln’ü işgal ettiğinde askerlerine bütün evleri numaralandırmaları talimatı verir. Muelhens’in kapısında ise “4711” numarası yazılıdır. Bu numara aynı zamanda ürettiği suyun isimdir. Napolyon, bu suyun formülünü ister; ancak üreticiler formülü vermezler. Sadece bir tuvalet suyu olduğunu söylerler. Üreticileri “4711” adlı suyun formülünü 200 yıl saklamayı başarır. 1799 yılında, “4711” adlı tuvalet suyu üretilmeye başlanır. 1960’lı yıllara kadar Muelhens’in torunları formülü gizli bir mahzende tutar. Köln’de 1799 yılında üretilmeye başlanan “4711” adlı kolonya, günümüzde hala üretilen en eski kolonya markasıdır.
Kolonya, ilk üretildiği yıllarda kozmetik ürünü olarak değil tıbbi amaçla bir tür panzehir olarak kullanıldı. İçeriğindeki karışım, özellikle sindirim sistemini ferahlatıcı etkisi sebebiyle içkilerle veya şekerle birlikte içiliyordu. Hatta antiseptik olarak ağız sağlığı için kullanıldı. Hala kullandığımız gibi cilt üzerindeki tahrişler veya yaralar için de enfeksiyona karşı kullanılıyordu. Ardından tuvaletten sonra koku giderici olarak kullanılmaya başlandı. 18. yüzyılda kolonya için adeta çığır açıldı. Burjuvanın ağır ve pahalı kokularının yerini daha hafif ve ferahlatıcı kokusu ile “Eau de Cologne” almaya başladı. Sadelik ve saflığın simgesi olarak burjuva bu kokuya yöneldi.
Osmanlı’da kolonyanın izlerine, II. Abdülhamit döneminde rastlanır. O dönemde alkollü ıtriyat olarak “Eau de Cologne” ithal edilmekteydi.İlk yerli kolonya üretimini 1882 yılında Ahmet Faruki yapmıştır. Faruki, aynı zamanda birçok ilacı da üreten isimdir. Halk tarafından o dönemde Faruki’nin ürettiği kokuya “Odikolon” denmiş,sonradan da“kolonya suyu” olarak anılmaya başlanmıştır. Daha sonra bu isim “Faruki Kolonyası” olarak halk diline yerleşmiştir. “Kolonya” sözcüğünün isim babası ve yayılmasını sağlayan isim de Ahmet Faruki’dir.
Kolonya, ucuz ve hafif kokusu ile Osmanlı’nın son dönemleri ve Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yıllarına kadar hızla yayılmıştır. Ferahlatıcı özelliği sebebiyle gül suyunun yerini almıştır. Ahmet Faruki’den sonra çok sayıda yerli üretici kolonya üretmeye başlamıştır. Türkiye'de ilk kez sanayi haline gelişi(Bazı kaynaklara göre) Süleyman Ferit Eczacıbaşı'na atfedilmektedir ("Altın damlası" İzmir,1912). Ethem Pertev, Hasan Hassan, Hasan Şevki, Süleyman Ferit, Evliyazade Nureddin, Ekrem Yalçın, Kemal Kamil ve Eyüp Sabri Tuncer, yerli kolonyanın ilk temsilcileridir.
Günümüzde de birçok ilin ünlü kolonyası bulunmaktadır. Meşhur bazı kolonya türleri şunlardır; İzmir’in Altın Damlası, Gizli Çiçek ve İzmir Geceleri kolonyaları, Rize’nin Çay Kolonyası, Antalya’nın Turunç Çiçeği Kolonyası, Eskişehir’in Anıl Kolonyası, Ankara’nın Eyüp Sabri Tuncer kolonyaları, Düzce’nin Ceviz Yaprağı Kolonyası ve Tütün Kolonyası, Amasya’nın Elma kolonyası, Isparta’nın Gül Kolonyası, Trabzon’un Hamsi ve Fındık kolonyaları, Edremit ve Ayvalık’ın Zeytin Çiçeği kolonyaları, Sındırgı’nın Çam Kolonyası, Balıkesir’in Beyaz Zambak kolonyası…
1950’den günümüze kadar çeşitli kimyasal işlemlerle kolonya sektörü gelişmiş, çok farklı ürünler ortaya çıkarılmıştır.
Kolonya ile parfüm arasında içindeki etil alkol (etanol) oranına göre değişir. Parfümdeki etil alkol oranı % 25 iken, kolonyada bu oran % 3’e kadar düşüyor. Pahalı ve özel parfümlerde etil alkol oranı % 40 ila 50’ye kadar çıkabiliyor. Kolonyadaki alkol miktarı derecesini belirler. 80 derecelik bir limon kolonyasında 883 ml etil alkol bulunur. Parfümler de alkol dışında esans ve yağlar içerir. Alkol ve yağ miktarı düştükçe parfümün ağır kokusu hafifler. Kolonyanın parfümden farklı bir özelliği de ferahlatıcı yapısıdır. Cilde sürülen kolonyadaki alkol hava ile temasında hızla buharlaşır. Buharlaşan alkol molekülleri çevreden ısı çeker ve cilde serinlik verir. Ayrıca kolonyanın keskin kokusu ayıltıcı etki yapar. Kolonyanın kokusu daha kısa süre kalırken, parfümler uzun süre kalıcı olabilir.
Kolonya, birçok çiçeğin ve meyvenin aromasından veya yağından üretilebiliyor. En yaygın kolonya içeriği şunlardır; limon, portakal (acı, kan), mandalina, bergamot, greyfurt aromaları… Aynı zamanda neroli, lavanta, biberiye, kekik, turunç yaprağı, yasemin, iğde ve tütün yağları da içerebiliyor.
Kolonya, her ne kadar büyük fabrikalarda üretilse de evde de yapılabilen bir kimyasal bileşimdir. İlk olarak “etanol” adı verilen etil alkol (C2H5OH) elde etmek gerekiyor. Kolonyalarda metil alkol körlüğe ve aşırı tüketiminde ölümlere yol açtığında kullanılmamalıdır. Limon kolonyası için 883 ml etil alkol, 15 ml limon esansı, 152 ml damıtılmış su hazırlanır. Limon esansı etil alkol ile çözülür. Daha sonra 1 litreye kadar damıtılmış su ilave edilir. Son işlemde çözelti bir bez veya süzgeçle süzülünce kolonya elde edilmiş olur.
Alıntı
Yorumlar
Yorum Gönder