Kayıtlar

Şubat, 2014 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Sen Mevlâ'yı Sevende Mevlâ Seni Sevmez mi?

Cüneyd-i Bağdâdî Hazretleri, Mekke-i Mükerreme’de harçlıksız kalmıştı. Basra’dan para bekliyordu, ama gelmemişti. Saçı-sakalı çok uzamıştı. Bir berbere girdi: “-Peşin peşin söyleyeyim, param yok!.. Allah rızası için saçlarımı düzeltebilir misin?” dedi. Berber, o anda mevki sahibi birini tıraşetmekteydi. Onu bırakıp, Cüneyd-i Bağdâdî Hazretleri’ni tıraş etmeye başladı. Adam itiraz etti. Berber: “-Kusura bakmayınız efendim.” dedi. “Sizi, ücreti mukabilinde tıraş ediyorum. Ama bu genç, Allah rızası için istedi.” Berber, bununla yetinmedi; tıraşı tamamlandıktan sonra Cüneyd-i Bağdâdî Hazretlerine bir de harçlık verdi. Aradan birkaç gün geçti, Cüneyd-i Bağdâdî Hazretlerinin beklediği para geldi ve berbere bir kese altın götürdü. Berber, ona: “-Aslâ alamam.” dedi, “İnan, Allâh’ın rızası, daha değerli…”  İbadet, yani kulluk, bizi yaratan Cenâb-ıHakk’ın bizden râzı olacağı hayır cinsinden her ameli, sadece Cenâb-ı Hakk’a yaklaşmak, O’nun rızâsını kazanmak gâyesi ile yapmaktır. O sebeptend

YEMEK ADABINDAN BAZILARI

Yemekte dört şey farzdır: 1- Helal olandan yemek, 2- Yediği şeylerin Allâhü Teâlâ'nın ikramı olduğunu bilmek, 3- Allâhü Teâlâ'nın verdiği rızka razı olmak, 4- Bu rızıktan elde ettiği kuvveti Allâhü Teâlâ'ya isyanda kullanmamak. Yemekte dört şey sünnettir: 1- Başlarken besmele çekmek, 2- Sonunda Allâhü Teâlâ'ya hamd etmek, 3- Yemekten önce ve sonrasında elleri yıkamak, 4- (Yer sofrasında) Otururken sağ ayağını dikip sol ayağının üzerine oturmak. Yemekte dört şey adabtandır: 1- Önünden yemek, 2- Lokmaları küçük almak, 3- Lokmayı iyice çiğnemek, 4- Başkasının lokmasına bakmamak. Yemekte iki şey şifadır: 1- Sofraya dökülen kırıntıları yemek, 2- Tabağını bitirmek (sünnetlemek). Yemekte iki şey mekruhtur: 1- Yemeği koklamak, 2- Yemeğe üşemek. Yemeği sıcak yememek, soğumasını beklemek lazımdır. Sıcak yemek lezzetlidir. Fakat bereket soğuk yemektedir. Acıkmadan yememeli, doymadan kalkmalıdır. Yemeğe azı

Ayete’l-Kürsi ve Tesbihler

Hadis-i şerifi İmam Gazali, Hüccetü’l-İslam’da sahife 18’de nakletmiştir; Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: “Bir kişi namazdan sonra bir kere Ayete’l-Kürsi okusa, o ayet göklere doğru çıkıp, taa arşa değin varır, dahi durmayıp hareket eder ve der ki ya Rabbi, Beni okuyan kulunu yarlığamayınca (mağfiret etmeyince) durmazam, diye Hak Teâlâ Hazretleri mekândan münezzeh olarak azamat-ı şaniyle buyurur ki; “Ey Benim meleklerim, sizler şahit olun ki namazdan sonra Ayete’l-Kürsi okuyan kulumun günahlarını af ve mağfiret eyledim,” buyurur. Yine Rasulü Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyurur ki; “Her kim namazdan sonra Ayete’l-Kürsi okursa, Hak Teâlâ Hazretleri o kula her harfine kırk sevap verir. Ve farz namazından sonra okuyanlara, şafiiler gibi farz namazını kıldıktan sonra, yerinden kalkmadan Ayete’l-Kürsi okusa, Hak Teâlâ Hazretleri ona şakirler sevabı verir, dahi peygamberler ve sıddıklar sevabı verir. Yine Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem b

Elhamdülillah Demenin Sevabı

Hz.Muhammed (s.a.v)şöyle demiş: 1. Bir kul bir defa "Elhamdü lillah" dediği zaman yer ile gök arası sevab ile doldurmuş olur  2. İkinci defa "Elhamdü lillah" dediği zaman, yerin yedi kat göklerin üstüne kadar olan bu arayı sevab ile doldurmuş olur.  3. Üçüncü defa "Elhamdü lillah" dediği zaman, Allah-ü Teâlâ, bu kulna "Ey kulum, işte al" buyurur. Yani Yüce rabbimiz "Ey kulum, dilediğini dile, dileğin verilecektir, muradını iste, muradın yerine getirilecektir. Dilek ve muradın gerçekleşecektir. Sen hemen iste..." buyurmuş demek olur. (İmam-ı gazâli, İhyâ)

Bir Gece Kalkarsınız

Bir gece kalkarsınız  Çünkü bilmediğiniz bir şey uyandırmıştır sizi  Gecenin yarısında ve en sessizinde.  Ve hemen anlarsınız o şey namazdır.  Besmele çekersiniz ve abdeste koşarsınız bütün azalarınızla...  Gecenin o zifiri karanlığında abdestin nuru aydınlatır odanızla beraber alnınızı, kalbinizi,  Doldurur nuuuurla içinizi...  Ve dün geceden sizi bekleyen seccadeniiiiz, tesbihiniiiz...  Usulca aralarsınız dolabın kapısını .Alırsınız seccadenizi tesbihinizi...  Elleriniz değince tesbihinize, seccadenize  Dokunur seccadeniz, tesbihiniz kalbinize...  Ve yavaş yavaş açarsınız kat kat seccadenizi,  Korsunuz yanıbaşına katlanmiş tesbihinizi...  Sanki o anda kat kat açılan seccadeniz değil de  Yedi kat semanın kapılarıdır size...  Ve niyet edersiniz  Rabbim ALLAH"im ey Rahman ey Rahim dersiniz  Affımı diliyorum Huzuruna kabulümü umuyorum Miracımı istiyorum  Kabul eder misin? divanına durmamı  Kabul eder misin? huzurunda ellerimi bağlamamı, kıyam

Neden birşeyler yapmıyorsun Tanrım? Diyenlere

Bir gün,çelimsiz,küçük bir kız çocuğu sokağın köşesine oturmuş yiyecek,para ya da alabileceği herhangi bir şey için dileniyordu. Üzerinde yırtık pırtık giysiler vardı;yüzü gözü kir içinde,perişan bir durumdaydı. Küçük kız dilenirken,sokaktan genç,canlı ve iyi görünümlü bir adam geçti. Kızı fark etmişti ama belli etmemek için dönüp ikinci kez bakmadı. Büyük ve lüks evine, mutlu ve rahat ailesinin yanına geldiğinde,çok güzel hazırlanmış akşam sofrası onu bekliyordu. Fakat az sonra düşünceleri tekrar o yoksul kıza takılıverdi. Duyguları birşeye itiraz ediyordu. Sonra kolay yolu yeğledi ve itirazlarını Tanrı'ya yöneltti: " Böyle birşeyin olmasına nasıl izin veriyorsun? Neden o küçük kıza yardım için birşeyler yapmıyorsun Tanrım?" diye haykırdı içinden. Sonra ruhunun derinliklerinden gelen bir yanıt duydu: "Yaptım. Seni yarattım!"

Selavat Getirmenin Hiç Düşünmediğiniz Faydaları

Salavat çok özel bir yöneliş kifayesidir salavat insanı huzura götüren kelimelerin kalple tasdiği dil ikrarıdır salavatın bazı faydaları: Hataları örter, günahların bağışlanmasına vesile olur. Amelleri arındırır. Makam ve dereceleri yükseltir. Söyleyen kimse için istiğfar eder. Uhud dağı kadar veya ölçülerin en büyüğüyle sevap verilir. Endişe ve korkulardan kurtarır. Efendimizin şefaatini ve şahitliğini ve Allah’ın rıza ve rahmetini celbeder, gazabından emin kılar. Arşın gölgesine girmeyi sağlar. Havz, Sırat vb. yardımcı olur. Eli dar olanlar için sadaka yerine geçer. Meclisleri süsler. İtibarı artırır. Allah ve Allah Resulüne yakınlaşmayı sağlar. O bir nurdur. Kalpleri nifak ve kirden arındır. Muhabbeti artırır. Sahibi hakkında gıybet edilmesini önler. Allah Resulünün rüyada görülmesine vesile olur. Daha uzunca sayılmış. Salat konusunda Allaha, Meleklere muvafakat edilmiş olur. Duaların kabülüne vesile olur. Şefaata vesile olur. Allahın salatına vesile olur.

NAMAZIN EHEMMİYETİ

Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) buyurdular: "Beş vakit namaz büyük günahtan sakındıkça aralarındaki diğer günahlara keffâret olur." "Kıyâmet gününde kulun ilk bakılacak ameli namazıdır. Eğer o tam bulunursa diğer amelleri de kabûl edilir, eğer noksan bulunursa diğerleri de kabul olunmaz." "Muhakkak ümmetimden iki adam namaz için dururlar, rükû ve secdeleri de birdir. Lâkin onların namazları arasındaki derece farkı gök ve yeryüzü arası kadardır." Bu Hadîs-i Şerîf namazda huşûun, kalbi ve kalıbı ile namazın adabına riayet etmenin ehemmiyetine işâret etmektedir. "İnsanların hırsızlık bakımından en kötüsü namazından çalandır." "Cemâatle namaz, yalnız kılınan namazdan yirmi yedi derece üstündür." "Kim kırk gün iftitâh tekbirini kaçırmaksızın cemaatle namaz kılarsa, ona iki berat yazılır: münâfıklıktan berat, cehennemden berat." "Bir namaz kıldığında (hayata) veda edenin namazı gibi kıl." &qu

Kuranda İftira İle İlgili Ayetler

3:24 - Bunun sebebi, onların "belli günlerden başka bize asla ateş azabı dokunmaz" demeleridir. Uydurageldikleri yalanlar dinlerinde kendilerini aldatmaktadır.  3:94 - Kim bundan sonra Allah'a karşı yalan uydurursa, işte onlar zalimlerin ta kendileridir.  4:20 - Eğer bir eşi bırakıp da yerine diğer bir eş almak isterseniz, öncekine yüklerle mehir vermiş de bulunsanız, ondan bir şey geri almayın. O malı bir iftira ve açık bir günah isnadı yaparak geri alır mısınız?  4:48 - Doğrusu Allah, kendisine ortak koşulmasını asla affetmez. Ondan başkasını (diğer günahları) ise, dilediği kimseler için bağışlar ve mağfiret buyurur. Her kim Allah'a şirk koşarsa gerçekten pek büyük bir günah ile iftira etmiş olur.  4:112 - Kim bir hata veya bir günah işler de sonra onu bir suçsuzun üzerine atarsa, muhakkak iftira etmiş ve apaçık bir günah yüklenmiş olur. 6:21 - Allah'a iftira ederek yalan uydurandan veya âyetlerini yalanlayandan daha zalim kim olabilir?

Seher vaktinin önemi

Peygamber Efendimiz (S.A.V.) seher vaktinde neler yapardı ? Ehl-i Sünnet seher vaktiyle ilgili neler söylemiş neleri tavsiye etmiştir? Seher vakti nasıl hesaplanır veya bulunur ?  Cevap:  Değerli Kardeşimiz; Cenab-ı Hakk Kur’an-ı Kerim’de iyileri överken: “Gecenin az bir kısmında uyurlardı. Seherlerde de onlar istiğfar ederler (mağfiret dilerler)di.” buyurmuştur “(Onlar Sabredenler, doğru olanlar, itâat edenler, (mallarını Allah yolunda) sarf edenler ve seherlerde (sabah namazı vaktinden önce) mağfiret dileyenlerdir.” (Âl-i İmran, 17)  “Şübhesiz ki takvâ sâhibleri, Rablerinin kendilerine verdiğini almış kimseler olarak, Cennetlerde ve pınar başlarındadırlar. Çünki onlar, bundan önce iyilik eden kimselerdi. Gecenin az bir kısmında uyurlardı. Seherlerde de onlar istiğfâr ederler (mağfiret dilerler)di.” (Zariyat, 15-18) Seher vakti imsak vaktinden bir buçuk, iki saat önceki vakittir Seher vakti gecenin son altıda biridir. Yani güneşin batışından imsak vaktine kadar olan zam

Dostluk

Adam ve hayattaki tek arkadaşı olan köpeği, bir kazada birlikte ölmüşlerdi. Gökyüzüne çıktıktan sonra bembeyaz bulutların arasında dolaşmaya başladılar. Adam çok susamıştı. Biraz su bulabilmek ümidiyle yürümeye devam ederken, birden kendilerini muhteşem bir manzaranın karşısında buldular. Rengârenk çiçeklerle süslü bir bahçe, altından yapılmış bir bahçe kapısı ve onları karşılayan beyazlar içinde bir kadın. Adam köpeğiyle birlikte kadına yaklaştı ve sordu: "Affedersiniz... Burası neresi?" Kadın ona gülümsedi: "Burası Cennet, efendim." Adam bunun üzerine sevinçle: "Harika!" dedi. "Peki bana biraz su verebilir misiniz? Ge rçekten çok susadım." Kadın cevap verdi: "Tabi efendim, içeri girin... İçeride dilediğiniz kadar su bulabilirsiniz." Adam köpeğine döndü: "Hadi oğlum içeri giriyoruz," diyerek kapıya yürüdü... Ama kadın onu birden durdurdu: "Üzgünüm efendim, köpeğiniz sizinle gelemez. Hayvanları içeri

İğde Ağacı Efsanesi

Resim
İğde ağaçları; darmadağınık, eğri büğrü ve dikenlidir. Yakılmak için de pek tercih edilmezler. İğde; kıraç toprakların, boz toprakların ağacıdır çünkü efsaneye göre iğde cezalandırılmış bir ağaçtır.  Efsaneye göre Nemrut, Hazreti İbrahim’i ateşe atmaya karar verince, adamları ateşin yakılabilmesi için odun toplamaya başlarlar. Pek çok ağaç bu iş içinyanmaya gönülsüzdür. Çünkü kendilerinin yanması İbrahim’in yanması, İbrahim’in yanması kendilerinin yanmasıdır. Ateşin büyük olması için odun toplayıcılar uzun ve düzgün ağaçları tercih ederler. Ozamanlar uzun ve pürüzsüz olan iğde ağacı bu işe gönüllü olarak talip olur. Çevredeki iğde ağaçlarını keserek ateşe atarlar. Bir ara ateş o kadar büyür ki Hz. İbrahim’i atmak için yanına yaklaşamazlar. Bunun üzerine bir mancınık hazırlanır ve İbrahim’i onunla ateşe atarlar. İbrahim’in düştüğü yer gül bahçesi, ateş göl ve odunlar da balık olur. İlahi güçle kurtulan Hazreti İbrahim, iğde ağacının gönüllü olduğu için Allaha yalvarmış ve bu ağac

Fesada Giden Yollar

Zünnûn-ı Misrî (r.h.) şöyle buyurdu: Fesat (yani bozgunculuk) halkın arasına şu altı şeyden dolayı girmektedir:  1- Âhiret amellerinde niyetin zayıf olması, 2- Bedenlerinin şehvetlerine rehin olması, 3- Ecellerinin yakın olmasına rağmen uzun emeller peşinde koşmaları. 4- Mahlûkâtın memnuniyetini Halikın rızâsından üstün görmeleri, 5- Hevâ ve arzularına uyarak, peygamberlerinin sünnetini arkalarına atmaları, 6- Selef-i sâlihinin az sayıdaki zellelerini (ayak sürçmelerini) birer delil kabul edip, çok sayıdaki iyilik ve güzel menkibelerini görmezlikten gelmeleridir

Osman Gazi'nin Rüyası

Ebdal Kumral, tefekkür halindedir... Birden yanında Hızır aleyhisselâm beliriverir! Osman Gazi'yi kastederek. "O yiğidin istikbali çok parlak" der, "Var bul onu ve müjdeyi ver!" -Nasıl bir müjde? -Yakında rüyasını görür!.. Ebdal Kumral, dergâha koşar. Vardığında sohbet başlamıştır. Bir köşeye sokulur, diz çöker. Bakın şu işe ki Osman Gazi de oradadır. Genç mücahid kelimesini kaçırmadan şeyhini dinlemektedir... "Toprağa bağlanın!" Edebâlî Hazretleri "Toprağa bağlanın!" der, "Su kullanın, ağaç dikin, bahçelerinizi elden geçirin." (Bunlar bu coğrafyada kalıcı olduklarına dair işaretlerdir) "Fukaraya sahip çıkın, âlimlere hürmet edin..."  Gecenin ilerleyen saatlerinde Osman Gazi el öper, müsaade ister. Edebâlî hazretleri gözlerini kısar, geceyi dinler. Sonra nedendir bilinmez "Sabah ola hayrola" der, "gelin kalın burada!"... Bu diyarda ona itiraz ne mümkündür. "Başüstüne" der, baş eğerler. Derh

Mü'minin Niyeti Amelinden Hayırlıdır

Kâdı İyâd "rahmetullahi aleyh" hazretlerinin Şifâ-i Şerîf'inde, şöyle bir kıssa anlatılır: Horasan emirlerinden bir zât, vefatından sonra rüyâda görülür. Kendisine, "Allahü teala sana nasıl muâmelede bulundu?" diye sorulur. O da: "Allahü teala beni bağışladı. Bana bağışlama muamelesinde bulundu" diye cevap verir. Bunun üzerine, "Allahü teala hangi amelinden ötürü seni bağışladı?" diye sorulur. O da: "Amelimden ötürü değil; niyetimden ötürü Allah beni bağışladı. Bir gün başlarında bulunduğum ordumu teftiş etmek üzere bir tepenin üstüne çıkmıştım. Ordumun çokluğunu görünce içimden şunu geçirdim: "Keşke, bu ordumla birlikte Resûlullah "sallallahü aleyhi ve sellem" zamanında yaşasaydım da, Uhud gibi savaşlarda bu ordumla O'nu korusaydım ve O'na yardımcı olsaydım" İşte Allahü teala, beni bu niyetimden ötürü bağışladı. Zira Resûlullah "sallallahü aleyhi ve sellem" Efendimiz "Mü'minin niye